18 Kasım 2019 Pazartesi

Yeni Haftaya Merhaba

Yeni bir hafta, yeni bir gün, yeni bir iş, yeni bir kitap ,yeni bir defter, yeni bir çorap, yeni bir küpe ,yeni bir kalem belki de yeni bir sayfa gerekiyordur bazen kendimizi yenileyebilmek için. İşte bende ne zamandır harekete geçmek için bir yenilik bekliyormuşum, geçen hafta bol bol çalıştım, okudum 📖 , yazdım 🖊, çektim 🎥Uzun zaman önce planlayıp, harekete geçememenin verdiği ahesteliği üzerimden atıp tazelenmiş hissiyle YouTube kanalıma videolar hazırladım. Veee artık daha çok video, daha çok kitap, daha çok Montesorri ve daha çok gezi 😉 Yeni hafta hepimize enerjiyle gelsin , Harika başlayıp müthiş kapatalım inşallah 🙏🏾🙏🏾

8 Kasım 2019 Cuma

Lal ve Can'ın 5. Kitap Fuarı Ziyareti

Dün Lal ve Can ile 5.kez Tüyap Kitap Fuarına gittik.İlk gittiklerinde daha 9 aylık bebeklerdi, ikiside bebek arabasında rahat rahat otururken bende bir güzel fuarı gezip hem kendime hem onlara harika kitaplar seçmiştim.Sonraki yıllar ayaklandıkları için biraz daha zorlaştı fuar gezilerimiz, o müthiş kalabalıkta onlarla yavaş yavaş yürümek aynı zamanda kitapları incelemek her geçen yıl biraz daha zor olmaya başladı. Büyüdükçe evde okuduğumuz kitapların etkisiyle kitaplara ilgileri de arttı, okudukça sevdikleri kitap serileri oluşmaya, kitapları seçmeye başladılar.Kitaplarını sadece okumayıp, sık sık kitaplıklarını boşaltıp düzenlediğimiz için kitapları iyice tanımaya başladılar. Dünkü fuar gezimizde farkettimki harika birer kitap sever olmuşlar.Bu sefer hiç sıkılmadan tüm standları gezdiler, evde okuduğumuz kitaplarından görünce ''Aaa bu var, bu da var, bu yok diye okuduğumuz kitapların serilerindeki eksik olanlarını seçip almak istediler.'' Öyle çok gezdik ki, sonunda biri benim diğeri babamın kucağında bitirdik fuar ziyaretini, kendime bir tek kitap bile bakamamış olsamda, yine harika kitaplarla döndük eve. Ama itiraf ediyorum bir sonraki sene kısmetse onlarsız ayrıca bir gün gidip tüm gün sakin sakin dolaşmak istiyorum

31 Ekim 2019 Perşembe

Çocuk Gelişimi Hakkında Ne Biliyorsam

Ne kadar yanlış olduğunu söylesekte illaki kıyaslarız değilmi çocuklarımızı, isteyerek Ya da farkında olmadan bazen benimde Lal ve Can’ı kıyasladığım oluyor. Sadece çocuklarımıza ‘’ Bak Ayşe sütünü bitirmiş ama sen bitiremedin’’ demek değil aslında, içten içe gözlemleyip bitmeyen sütün bitmesi için ısrar etmemiz bile bir kıyaslama. Çünkü sütünü bitiren biri varsa, benim çocuğumda bitirmeli diye düşündüğümüz olabiliyor hadi itiraf edelim . Veya matematik dersinde sınıf ortalaması 90 iken, 70 alan çocuğumuzun daha başarılı olması gerektiğini düşünmemiz gibi. Yani kıyaslamak sadece çocuklarımıza, yansıtmak değil içten içe kendi içimizde yaptığımız ölçütlerde bir nevi kıyaslama. Evet kıyaslamak doğru değil, çünkü her çocuk kendinden sorumlu ve her çocuğun kendi başarı alanı farklı. Ama bir noktada çocuklarımızı kıyaslamamız gerektiği savunuluyor,işte bu noktada tüm dengeler değişebiliyor. Aldığım eğitimlerde öyle çok şey öğrendim ki ama hep kendime şaklamışım artık öğrendiğim herşeyi sizlerle paylaşmaya başlıyorum, bundan sonra çocuk gelişimi hakkında daha çok yazacağım. Sizlerde yorumlarınızı yazar,sorularınızı yoruma yazarsanız birlikte araştırırız, tartışırız, öğreniriz ve daha bilinçli anneler olabiliriz.

25 Ekim 2019 Cuma

Atatürk’e Dokunmak İsteyen Çocuklar Yetiştirmek

Daha yürümeyi öğretmeden Atatürk’ü öğretmiştim ben yavrularıma, daha koşmayı tam öğrenemeden Ata’larını anma törenlerine gidiyorlardı , hep anlattım hep okudum onlara Atalarını herşeyden önce tanısınlar istedim. Öyle güzel yer etmişti akıllarında dün Anıtkabir’de Can; “Ben gerçek Atatürk’ü görmek, ona dokunmak istiyorum“ dedi çok şaşırdım hiç böyle bir tepki beklemiyordum sonra Lal “Neden o taşın altında ya üşürse“ dedi.Herşeyi anlatmış ama öldüğünü anlatmamıştım, yine anlatamadım “Atatürk , uyuyor anneciğim çoook uzun uykuya daldı biraz daha büyüdüğünüzde uzun uzun anlatacağım “dedim. Çünkü gerçekten yaşıyor benim kalbimde sonsuz, tükenmek bilmez bir sevgi ve minnetle...

14 Ekim 2019 Pazartesi

Anneliğin Keyfini Çıkarmak İçin

Herkese kocaman günaydınnnnnn, Lal ve Can,bana sadece annelik duygusunu yaşatmakla kalmayıp içimdeki cevheri farketmemi sağladılar.Benim içimde çocukların gelişimini,davranış biçimlerini,neyi neden nasıl yaptıklarını ve biz ebeveynlerin neye neden ve nasıl tepkiler vermemiz gerektiğine dair müthiş bir öğrenme isteği varmış.Bence bunun sebebi, çocukları ve onlarla vakit geçirmeyi çok seviyor olmam. Hani bazen hatta genellikle ''İkiz mi?Çok zor Allah kolaylık versin'' diyorsunuz ya, benim verdiğim cevap hep aynı '' Eh tabi tek çocuğa göre bir tık zor olabilir ama keyfi tarif edilemez'' diyorum.Çünkü gerçekten onlarla olmayı çok seviyorum, Lal ve Can ile yaşadığımız paylaştığımız her anın tadını çıkarmak istiyorum.Bu yüzden hep okuyorum,kendimi geliştirmeye çalışıyorum çünkü onların dünyasını keşfedip öğrendikçe o zorluklarla baş etmek daha kolay oluyor ve benim için annelik zor değil keyifli bir hale geliyor. Size de tavsiyem okuyun, çocuklarla ve zorluklarla başetmeyi öğrenin, öğreninki zorlanmadan kuzularınızın ve anneliğinizin keyfini çıkarın.

13 Ekim 2019 Pazar

Ebeveynlik Zirvesi

İnsanın, kendini istediği ve inandığı alanda geliştirme çabası var ise mutlaka başaracağına inanıyorum. Ben kendime en çok “Annelik” ‘te inandım ve en çok Anne olmayı sevdim.Anne olcağımı öğrendiğim günden bu güne devamlı okudum, araştırdım, eğitimler aldım, söyleşilere gittim, fuarlarda koşturdum öğrenebileceğim, kapabileceğim ne varsa hepsini öğrenmek, kendime katmak ve hayata geçirmek için her imkanı ve fırsatı değerlendirmeye çalıştım. Ama bunları sadece Lal ve Can’ı doğru yetiştirmek için yapmadım, kendi doğrularımı yanlışlarımı farketmek için, Lal ve Can ile yaşadıklarımızı sorgulayabilmek için ve hata yaptığımda en az zararla toparlayabilmek için yaptım. Öğrenmenin yaşı ve sonu yok, öğrendiğim herşey benim adımlarımı sağlamlaştırıyor, bu yüzden ebeveynlik yolunda koşmaya devam . İşte bugün de onlardan biri Ebeveynlik Zirvesine katıldım.

10 Ekim 2019 Perşembe

Zelve Açık Hava Müzesi

Zelve Açık Hava Müzesi Peri Bacalarının en yoğun olduğu bölge. Doğa’nın yarattığı bu alan,Hrisitiyanların önemli yerleşim yerlerinden biri ve dini merkezleri imiş. Balıklı, Üzümlü ve Geyikli kiliseleri ile birçok Kaya mezarı ile Aziz Siemon adına yapılmış şapel burada bulunuyorlar. Müze haftanın her günü, kış aylarında 17:00 yaz aylarında da 19:00’a kadar açık ve giriş ücreti 15 tl. Lal ve Can ile bazı noktaları çıkmakta zorlansakta düşe kalka her yerini gezdik, hafif yamaçlar var giderseniz mutlaka spor ayakkabı kullanın bizide anmayı unutmayın

9 Ekim 2019 Çarşamba

Okul Forması Canmış

Çocukken hiç sevmezdim okul formasını, ne lüzumsuz neden kendi kıyafetlerimizle serbest giyinip okula gitmiyoruzki derdim.Ama anne olup, kızın ve oğlum okula başlayınca anladımki okul forması müthiş birşeymiş.Bizde forma yok tabiki ama eşortman günlerimiz var çok şükür haftada 2 gün Ne giyeceğiz derdinden kurtulduk.Bu arada beni en iyi kız anneleri anlayacaktır eminim :)

26 Eylül 2019 Perşembe

Okulun İlk Günü

Hani o okulun ilk günleri hep çok özeldir ya, hatıra fotoğrafınız mutlaka olur.Bizimde dün yeni okulumuzda ilk günümüzdü, bir hevesle hazırlanıp heyecanla gittik.Okula girdik ikiside bayıldı, hemen çıkmak istiyoruz arkadaşlarımızın yanına dediler, öğretmenlerinin elinden tutup ayakkabılarını dolaplarına bırakıp yukarı çıkıyorlardıki Lal koştu yanıma başladı ağlamaya. Benden ayrılmak istemiyormuş, birlikte çıktık sınıfa, ben kapıda bekledim.Can hemen kaynaştı tabi başladı oynamaya ama Lal susmadı .Sonra ilk gün olduğu için öğretmenleri ikisini alıp oyun salonuna indirdi tabi bende yanlarında, Lal,Can ve öğretmenleri öyle güzel anlaştılarki bırakıp çıktım yukarıya.Tam oturdum ohh dedim yavaş yavaş alışacak, önce bir öğretmenine alışsın gerisi gelir derken o korkunç sarsıntı oldu .Neye uğradığımı şaşırdım, daha ilk gün, tanımadıkları öğretmenle başbaşalar ya korktularsa?Ya endişeyle koşup okulda kayboldularsa daha okulu gezmediler bile, ya öğretmen bırakıp giderse onları aşağıda zaten Lal henüz alışmamıştı ya bir daha gelmek istemezlerse .Aman yarabbim neler düşündüm o 2 dakika içinde ,o hışımla oyun salonuna indim yoklar ,bütün çocuklar dışarı çıkıyor akın akın Lal ve Can yok deliye döndüm .Meğer aşağıdan dışarı açılan afet kapıları varmış ilk Lal ve Can’ı çıkarmışlar gördüğümde bahçede oturmuşlar bana el sallıyorlardı .İlk günümüz korkunç geçti ama daha ilk günden içim gönlüm rahatladı .Herkese birkez daha kocaman geçmişler olsun, Allahım hepimizi tüm çocuklarımızı korusun. Bir kez daha anladım #anneolmak çok zor ç

4 Eylül 2019 Çarşamba

Lal ve Can İle Sohbet : Geniş Aile

Ah şu çocukların soruları, hiç bitmiyor öyle değil mi? Üstelik bazısının cevaplanır yanı bile yok ama gel de cevap verme.İşte biz bu soru cevap hallerini oyuna çevirmeye başladık artık.Özellikle uzun mesafeli yolda giderken sordukları her soru bana ilham veriyor , soruları sohbete çeviriyoruz. Böylece o uzuuuuuun dediğim yolu ne onlar anlıyor ne de ben zaman su gibi akıp gidiyor. Bugün kaç tane arabamız olduğunu sordular, bakın konu nerelere geldi. Can : Bizim kaç arabamız var anne? Lal : İki tane ,bir beyaz bir kırmızı Anne: Peki kaç tane evimiz var ? Lal : İki,bir Datça'da bir İstanbul'da (Anneanne evi demek kendi evin demek çünkü) Anne: Peki kaç tane anneniz var? (İşte burdan sonra durum vahim) Lal : Bir tane Can : İki tane anne ve anneanne Peki ya kaç tane babanız var? Lal : Bir tane Can : İki tane baba ve dede İşte buna geniş ailede büyüyen çocukların zenginliği diyoruz.

2 Eylül 2019 Pazartesi

Bir Hayal Kırıklığı Akyaka

Bu yaz gezdiğimiz yerleri uzun uzun yazasım,sırayla heryeri anlatasım var ama nereden başlayayım bir türlü karar veremiyordum.Bende bir kere daha git deseler gitmeyeceğim yerden başlamaya karar verdim. Doğası,binaları,mimarisi çok güzel ama insanların yine bir felakete çevirdiği, senelerdir her yaz gitmeye niyetlenip bir türlü gidemediğimiz AkKYAKA. Giderken şu meşhuuuuuuur AZMAK ÇAYINA girmeyi,tekne turuna çıkmayı,denizinde yüzmeyi,ayaklarımız o buz gibi suda tost yiyip ayran içmeyi hayal ediyordum.Oysa pek hayallerimdeki gibi değilmiş. Kişi başı 12 tl'ye tekne turuna çıktık çok keyifliydi,o buz gibi şakır şakır akan Azmak Çayında gezmek,o doğa harikasına şahit olmak gerçekten çok güzeldi. Ama gerçekten buzzz gibi,tekneyle gezerken elimi soktum da felaket bir soğuğu var üstelik nasıl hızla akıyor görseniz vallahi beni kimse tutamaz ben savrulur giderim o suda. Kenarında girenler vardı,girmiş olmak için girdim mi girdim ama girip yüzmelik bir su değilmiş. O kadar kalabalıktıki, ne tost yiyebildik ne de bir çay içebildik.Her yer insan seli,bu resmi 4 saniye boş alan buldukta çektik.Hele hele denizini ne siz sorun ne ben söyliyeyim. Kumsalda karpuz kesenler, kilim serip yerleşenler, öbek öbek taşmış çöpler, atıl vaziyette duran şemsiyeler. Canım Akyaka,güzel Akyaka sen turizm cennetisin,doğa harikası bir çayın müthiş evlerin var nasıl olur da bir yaz günü bu kadar perişan olursun dedirtti bana.İlk defa gittiğim bir yer hakkında böyle olumsuz düşünüyorum,bir daha gider miyim hiç sanmıyorum ama hiç görmediyseniz, Azmak Çay'ında bir tekne turu için gidilir mi gidilebilir.

Abartma Tozu

Koca yaz, çocuklara okuduğum çocuk kitaplarını saymazsak elime alıp bitirdiğim tek kitap. Arada okumaya yeltendiğim kitaplar oldu ama başlayıp 5-10 sayfayı geçemedim bir türlü. Akşamları öyle yorgun oluyorumki kitap okumaya bile gücüm olmuyor, gündüzleri zaten ne mümkün onlarla kitap okumak. Okuyacaksam tabiki onların kitaplarını okuyacağım ben anneyim ne de olsa. Aylarca kitap okumayınca öyle özlemişimki okumayı, bu kitabı elime aldığım gün bitirdim.Tabiki kitap okumayı özlemem yeterli bir sebep değil kitabın akıcı ve etkileyici oluşununda payı var. Bana çok büyük mesajlar ve dersler verdi, yaptığım birçok hatanın farkına vardım bu kitap sayesinde.Nasılda abartıyormuşum bazı şeyleri, bu kitabı okuyana kadar normal geliyordu ama ne kadar gereksiz yük yükleniyormuşum. Yavaş yavaş gereksiz, lüzumsuz çoğu şeyi çıkaracağım hayatımdan. Az olsun öz olsun, sevgiyle sağlıkla geçsin hayat gerisi boş gerisi yalan ...

Bütün Yazı Eğlenerek ve Dinlenerek Geçirmek

Aylardan Nisan’dı Datça’ya geldiğimizde. Yaz'ı burada karşıladık burada da uğurladık.Gelmeden önce çok hazırlıklar ,çok planlar yaptım ve kendime bir sürü hedef koydum. Yeni açtığım YouTube kanalım için her hafta yeni video çekecektim, gezdiğimiz yerlerin videolarını hazırlayıp yükleyecektim, daha çok yazacaktım hatta akşamları bilgisayarımı alıp çimenlerde gece yarılarına kadar yazacaktım, ne kadar okunmamış kitabım varsa hepsini bitirecektim. Bla bla bla Şimdi yaz bitti bakıyorum hiçbirini yapamamışım. Bunların hepsi zaman ve kafa istiyordu çünkü, ben sabahtan akşama çocuklarla vakit geçirmek istedim.Denizde birlikte yüzmek, kumdan kale yapmak,markete onlarla gitmek, arabayı yıkatırken birlikte beklemek işin özü dolu dolu bir yaz geçirelim istedim. Bugünler geri gelmeyecekti çünkü, ehh gündüz yorulunca bazı geceler onlarla sızdım bazı geceler uyutup salıncakta çay içip keyif yaptım.Ama o boş vakitlerimde ne kitap okumaya, ne yazmaya enerjim kalmıyordu, kalan azıcık enerjimi kendime sakladım hep dinlendim sadece dinlendim. Çok tembellik ettim belki ama telafi etmeye hazır ve gönüllüyüm.Öncelikli hedefim tüm yaz çekip çekip düzenleyemediğim videolarım, sonra Montesorri paylaşımlarım, hazırlanıp kanalımız için planladığımız çekimler, okuduğumuz kitap paylaşımları ve tabiiki bolca kitap okumaya kaldığım yerden devam etmek... Herkese hedefe giden yolda başarılar diliyorum... Gününüz aydın olsun

1 Eylül 2019 Pazar

Hoşgeldin Eylül

Bir yaz daha gelip geçti, Kapıyı çalan Eylül‘e el veren sıcacık bir yaz. Güneşi sıcacık,çiçekleri rengarenk.. Kısalan günler,esen rüzgarlar habercisiydi sonbaharın, Ama yaz öyle güzeldi ki doyum olmadı ne sıcağına ne de uzun gecelerine... Sonbahar, yaz sıcağına sakinliğini kondurdu, Hafif hafif esen rüzgarıyla, huzuru serpti, Deniz hafif hafif coşmaya, Kuşlar cıvıltılarını rüzgara teslim etmeye başladı sonbahar gelince... Bir mevsim daha bitti yenisi başlarken, güzel anılarla dolu koca bir yaz... İşte geldi Sonbahar, ne de güzel geldi dokundu yüreğimize...

27 Ağustos 2019 Salı

Hedef Koyduk Başardık

Yaz başında hedefimiz, bu yaz tekneden atlayabilecek kıvama gelmekti. Bu sene tekne turuna çıkamadık ama yaz sonu havuzdan deriiiiin sulara koşa koşa atlar, sonra da bir güzel dalıp yüzer oldular . Bu kış, 10 yıldır 10 kere girmediğimiz sitemizin havuzuna bol bol inip, kışında yüzmeye devam etmeyi planlıyorum. Deniz’in kaldırma kuvvetiyle yüzmeyi öğrenmeleri tabiki daha kolay oldu ama bence havuzda da devam edebilirler

26 Ağustos 2019 Pazartesi

En İyi Tatil Arkadaşlarım

Hani tatile gidince, tüm gün denize girer yorulur sonra akşam yemek için giyinir süslenir sahile inersin yürümeye, bazen dondurma yersin bazen bir çay içersin üstüne nasıl güzel bir keyifte ama.İşte bu keyfi de tattık birlikte Kaş’ta bütün gün havuz keyfi yapıp akşam odaya gidip bir güzel giyinip süslenip sahilde yemek yedik, vitrinlere baktık, meydan da oynadık, dondurmasından yedik . Bundan 10 yıl önce gitmiştim en son Kaş’a daha sakin, daha boş , daha güzeldi, daha çok turist vardı ama gerçekten bu kadar keyif almamıştım

24 Ağustos 2019 Cumartesi

Kaş Sokaklarında Dolaşmak

Bugün KAŞ Sokakları’nda dolaştık doya doya, yaz aylarında gündüzleri herkes denizde oluyor sokaklar boş, tenha, sakin . Gezmek, incelemek, fotoğraf çekmek, yerlisinden dinlemek ve tabiki çocukla gezmek için en güzel zamanlar öğleden sonraları ama kimse denizden dönmeden sokaklar dolmadan

22 Ağustos 2019 Perşembe

Likya Yolu Ambarlar

Burası Bezirgan Köyündeki, Likya lahitlerinden esinlenerek 250 yıl önce yapılan zahire yani tahıl ambarları Yanyana dizili farklı mimari yapıdaki 125 ambarın kimisi halen ambar olarak kullanılırken kimisi bölge halkının eşyalarını saklıyor, kimisi hiç bakılmamış harap olmuş kimiside gıcır gıcır zamana meydan okuyor.Zamanla çinko ve saç malzeme eklenerek bugünlere kadar korunan ambarlar Likya yürüyüş yolu üzerinde ve turizm’e büyük katkı sağlıyorlar.Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesine de konu olan bu ambarlar 2009 yılında Turizm Bakanlığı tarafından arşive alınıp korunma altına girmiş. Zamanında kimbilir neler yaşandı, nasıl yaşandı bilmiyorum ama bunca yıl korunup bugünlere gelmeleri bile bence ne kadar sağlam ve değerli olduklarını gösteriyor. Kaş’a gelirseniz Bezirgan Köy’ü ambarlarına mutlaka uğrayıp bu tarihi ve daha bir sürü hikayeyi burada yaşayan o güzel insanlardan dinleyin o günlere gitmiş kadar oluyorsunuz

18 Ağustos 2019 Pazar

Keyifli Geçen Bayram Tatili

Bayram tatili geldi geçti bitti bile.Bugün iş başı, bizde babamızı dün yolcu ettik . Müthiş bir 15 gün geçirdik, çok gezdik,çok eğlendik yeni yeni yerler keşfettik, eski yerlere yeni yollar bulduk gittik, bol bol çekim yaptık, canımız Ne zaman Ne istiyorsa yedik içtik, ama bize en iyi gelen deniz de bol bol sarılmalı, gülmeli,yüzmeli, oyunlar oynadık hala gözümün önünde Lal ve Can’ın o neşeli balık halleri .Bu tatil çok başkaydı, bir sürü hedefler koyduk kendimize, planlar yaptık sohbetler ettik uzun uzun 💑hamdolsun dedik çok şükür bugünümüze.Güzel günler hızlı geçermiş nasıl geçti anlamadık ama dopdolu geçirdik. Dün babayı yolcu ederken Can çok üzüldü, ama burası Datça tabiiki 2 dakika sonra unuttu ve burada olmanın tadını çıkarmaya devam etti .Biz dolup dolup boşalan Datça’da yazın son demlerini geçirmeye devam ediyoruz, baba döndü ama biz gezmelere yeni yerler görmeye devam edeceğiz .Yeni hafta yeni gün herkese uğurlu gelsin ve Bayram sonrası Bayram gibi bir başlangıç olsun inşallah...

13 Ağustos 2019 Salı

İyi Bayramlar

Artık, bir bayram sabahı ciciler giyildiğini, güzel güzel kahvaltıların hazırlandığını, büyükten küçüğe evde el öpüldüğünü,o günkü kahvenin başka bir tadı keyfi olduğunu, tatlıların pastaların bol bol yenildiğini, komşu teyzelerin amcaların kapısını çalıp Sarılıp kucaklaşıldığını, şekerler, çikolatalar hatta harçlıklar toplandığını ama en önemlisi o gün tüm sevdiklerimizi arayıp “İyi bayramlarrrrr” diye bağırmayı biliyorlar artık. Bence bir çocuğa öğretilecek en güzel değerlerden biriydi Bayramlar biz başardık darısı bayram seyran bilmezlerin başına

10 Ağustos 2019 Cumartesi

Doğayla İçiçe Büyümek Hayvanları Görerek Öğrenmek

Bu elbise ve tişörtü alırken, bu yaz bu kadar hayvanla tanışacakları aklıma gelmemişti. Geçen ay bahçemize kirpi girmişti de oynamışlardı,bu hafta Gereme Koyu’na giderken arabanın önüne fare zıpladı, dün de yeni yerler keşfedelim diye girdiğimiz bakir koyların birinde Domuz ve yavrularıyla karşılaştık , çekirge desen zaten Can’ın iş arkadaşı kendisi,salyangoz desen klip bile çekmişliğimiz var kendisiyle kendisini sevmesem de her aksam tellere gelip konan bir baykuşumuz da var, kurbağalarımız zaten evin üyesi, Akvaryum koyunda avladıkları yengeçler, sütünü içtikleri ineklerimiz , beni sokan vız vız arılar , denizden minicik bir balık tuttuk birgün, Deniz kestanelerinin o dikenlerinin nasıl hareket ettiğini bile gözlemliyorlar, kediler ah şu kediler , köpekler zaten kankamız olurlar arada usuuuul usuuuul süzülen martılarımız da var denizin maviliğinde 🕊,hele ki tavuklar onları hiç sormayın peşinde az koşmuyorlar birde civcivleri varsa kesin kucaktalar hepsi aaaa hele şu tespih böcekleri onu yeni keşfettiler ama en güzeli ateş böceğini bile biliyorlar ve karanlıkta ateş böceği görünce müthiş bir çığlıkla “Ateş böceğiiiii” diye deliriyorlar Tişört bahane ama doğayla içiçe büyüyen çocuk gibisi yok, en iyi öğretmen halt etmiş vallahi öyle çok şey öğrendilerki keşke heryer buralar gibi olsa keşke.

14 Temmuz 2019 Pazar

Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Beyaz Zambaklar Ülkesinde , Atatürk’ün okul müfredatına alınmasını istediği bu kitap Türkçe’de en çok okunan yabancı eserler arasında. Yazıldığı dönemde ise Kuran’ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap olmuş. Bir milletin büyük mücadeleler ve inançla nasıl başarılı olduğunu, özellikle Finlandiya’da bir avuç aydın topluluğunun verdiği olağanüstü mücadeleyi ve gelişmiş ülkelerdeki eğitim şekli #montesorri ‘yi anlatıyor. Bu kitabı okudukça Montesorri Pedagojisi’nin bir eğitim şekli değil bir yaşam biçimi olduğunu daha iyi anlıyorum... Bazen okuduğum kitaplardan bölümler paylaşıyorum ama bu kitabın her sayfasını paylaşasım geliyor o yüzden mutlaka okuyun derim😉 Haftaya bu harika kitap önerisiyle başladım, umarım yeni haftaya yeni kitapla başlayabilirim🤗 Gününüz aydın olsun...

1 Temmuz 2019 Pazartesi

Hoşgeldin Temmuz

Hoşgeldin Temmuz, Yeni birgüne,yepyeni bir haftaya ve yeni bir aya kocccaman bir merhaba Haziran bizim için süper geçti ama Temmuz daha süper geçecek inşallah. Haziran’ı festivalle eğlenerek ve çok yorgun uğurladık ama Temmuz’u bomba gibi enerjik karşılıyoruz.Bu ay bir İstanbul’a gidip geleceğiz, nişanımız var şöööyle kurtlarımızı dökeceğiz, teyzoşumuz gelecek onunla süpper bir tatil yapacağız ve bol bol yüzüp yazın tadını çıkartmaya devam edeceğiz kısmetse. Herkese müthiş bir ay diliyorum, enerjinizin hiç bitmediği bir Temmuz olsun inşallah.

12 Haziran 2019 Çarşamba

Her Derde Deva Her Hastalığa Şifa Çocuklar




Ah benim güzel çocuklarım,
Sizinle resmen yeniden doğdum ve  yeniden çocuk oldum.Nasıl keyifli sizi büyütmek, nasıl zevkli size ayak uydurmak anlatamam.Hiç bir anınızı kaçırmadan sizinle büyüdüğüm bugünlere hep şükrediyorum.
 Ama yetmiyor biliyor musunuz? 
Size hiç doyamıyorum, bu yıl herkes sizin tam gün okula gitmenizi önerirken, ben erken uyanmamanızı bahane edip o yarım günlerde bile bazen okula göndermedim sizi birlikte olalım diye. 
Evlat,  uyurken özleniyor derler di de inanmazdım ama doğruymuş. İyiki varsınız her derdime deva, her hastalığıma şifa olduğunuzdan o kadar eminimki.
Birlikte hiç büyümeyelim, hep çocuk kalalım hep...


Sevgiler...

11 Haziran 2019 Salı

Cesur Azimli ve Başarılı Çocuklar İçin



Bugün yaşça büyük iki küçük kızı kano kullanırken gördü Can
Hemen atladı denize bende kullanıcam diye
“Saçmalama daha 4 yaşındasın Ne kanosu” demedim tabiki , gittik konuştuk hemen kiraladık nasıl sevindiler anlatamam .
O kürekleri bir tutuşları vardı özellikle Can nasıl kavradı nasıl çabaladı. 

Bazen büyümelerini bekleyemediğimi düşünüyorum, hayata dair ne varsa tadsınlar , öğrensinler, denesinler, ne istediklerine erkenden karar verip hayatları boyu kendilerine keyifli zevkler edinsinler istiyorum ve bunları yaparken  yanlarınlda olmak, o ilk deneyimdeki heyecanlarına, o ilk çabaya şahit olmak beni  inanılmaz mutlu ediyor.
Hem hiçte erken davranmıyormuşum baksanıza 4 yaşında da kano kullanılabiliniyormuş.

Eğer küçüksünüz deyip geçseydim hatta düşersiniz deseydim korkacak belki bir daha asla istemeyeceklerdi.Bu yüzden çocukları çokta korkutmamak aksine cesaretlendirmek gerekiyor.Daha güçlü, daha azimli ve daha başarılı çocukların tek sırrı bu.

19 Mayıs 2019 Pazar

Çocuk Yetiştirmede İlk Hedefim



Hiçbir şey için acele etmedim, hiçbir zaman öğrenmeleri için zorlamadım,herşeyi keyifle keyfimiz ne zaman isterse yaptık, uykuları hep çok önemliydi benim için ,yeri geldi okula geç gittiler ama o minicik bedenlerini uykusuz bırakmadım.
Lakin, ilk öğrenmeleri gereken mutlaka Atatürk olmalıydı,bayram sabahı erkenden kalkıp törene katılmak ve bayrak sallamak onların görevi olmalıydı, bebek arabasında bile olsalar gidip tüm Atatürk çocuklarıyla birlikte Ata’larını anmalıydılar, hiç şarkı bilmeselerde olurdu ama gururla söylediğimiz marşları bilmeliydiler, sahip çıkmaları gereken en büyük hazineleri Cumhuriyet ise, sonuna kadar sahip çıkmaları ve korumaları için minicikken başlamalıydılar öğrenmeye.


Bugün 4 yıllık ömürlerinde 4. Kez Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarına katıldılar, sizinle gurur duyuyorum benim güzel çocuklarım inanıyorumki sahip olduğunuz en değerli hazinenizi yaşatacak ve birgün Cumhuriyeti torunlarınızla da kutlayacaksınız.

2 Mayıs 2019 Perşembe

MARİA MONTESORRİ KİMDİR?




C


MARİA MONTESORRİ

Sanıldığı gibi, bir eğitimci değil. 1800' lü yılların sonunda İtalya'da tıp eğitimini tamamlamış tek kadın tıp doktoru. Tıp eğitimini tamamladıktan sonra Psikiyatri üzerine yoğunlaşıyor ve çalıştığı hastanedeki engelli çocukların  kötü şartlarda geçen hayatlarından etkilenip, bu alandaki literatürü incelemeye başlıyor.

Kendisinden 50 yıl önce Fransa'daki  psikiyatrist Second'ın çalışmalarını duyuyor ve dökümanlarını, araç gereçlerini incelemeye başlıyor ancak tüm bunların unutulduğunu ve hiç kullanılmadığını görünce ,  bu alandaki tüm araştırmalarını, bilgilerini, deneylerini, gözlemlerini ve iyileştirme çalışmalarını dünya ile paylaşmaya karar veriyor.

İnceleme ve araştırmalarını tamamladıktan sonra ilk olarak Montesorri Pedagojisini oluşturmak üzere engelliler üzerinde çalışmalara başlıyor, aldığı değişim ve başarı oranları yükselince aynı metodu normal düzeydeki çocukların seviyesine getirip MONTESORİ PEDAGOJİSİNİ oluşturuyor.



30 Nisan 2019 Salı

Montesorri Paylaşımları Başlıyor



İş hayatımı sadece çocuklarla evde olmak için gözden çıkarmamıştım,aklımda öncelikli eğitimler ve planlar vardı.Ancak, hayat her zaman istediklerinizi yapmanıza izin vermediği için benimde hedeflerim, isteklerim ve amaçlarım askıda kaldı.Bugün 4 yaşındalar, bu iki sene içerisinde hedeflerimden, amaçlarımdan vazgeçmedim ama
mevcut enerjimi önce  ve sonuna kadar çocuklara ayırmak istedim. Geçen bu süre zarfında kendimi fırsat buldukça çocuk gelişimi kitapları okuyarak geliştirmeye çalıştım. Ama seçmeden, çocuklar üzerine yazılmış ne varsa okumak, her şey den haberdar olmak ve karşıma çıkacak her şeye hazırlıklı olmak istedim.

Ve günler geçti, enerjim yerine geldi, çocuklar okula başladı, evde de bana zaman kalınca  hem kendime motive hem de güç olması için eğitime ameliyatımdan önce başlayıp, başarıyla tamamlayıp ameliyata MONTESSORİ EĞİTMENİ olarak girmiştim. Bu benim için, benim başardığım o büyük sınavlardan sonra yeni bir başlangıçtı. Bugünde öğrendiklerimi, bildiklerimi bir eğitmen olarak  YouTube kanalımda sizlerle paylaşmaya başlıyorum.

Beni takipte kalın olur mu :)

22 Nisan 2019 Pazartesi

YouTube Kanalım Açıldı




Herkese merhaba,
Bugün benim için yepyeni bir başlangıç .Senelerdir Lal ve Can ile yaşadıklarımızı, tecrübelerimizi hem buradan, hem blogumdan aktif olarak yazıyor ve paylaşıyordum. Ama artık sizlerle daha yakın, daha samimi paylaşımlar yapmak için bir YouTube kanalım var .İlk videomu az önce yükledim, linki aşağıya bırakıyorum .İzleyince beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın olur mu 💕

19 Nisan 2019 Cuma

Anneliğin Çıkmazı



Öyle alıştımki kuzularımla olmaya, sağımda solumda hep onlar olsun, hiç ayrılmayalım, heryere gelsinler benimle istiyorum. 

Tatile giderken , anneanne ve dedeye emanet ettik, hiç gözüm arkada değil çok şükür.Ee keyifleride yerinde hatta beni hiç aramıyorlar onu da biliyorum. Herşey gayet normal gidiyor, amaaaaa eğer etrafımda çocuk görürsem işte o zaman işler değişiyor .Başka çocuklar buradayken ben onları evde bıraktığım için suçluluk duyuyorum .Hele hele ağlayan çocuk görürsem, “Ya bizimkilerde anne diye ağlıyorlarsa, ya beni istiyorlarsa “ diye oturup ağlayasım geliyor vallahi.

Annelik zor zanaat, bıraksan ayrı dert alsan ayrı.Bıraksan ruhun acıyor, vicdan azabı duyuyorsun keşke alsaydım diyorsun.Alsan , azıcık bende dinleneydim iyi olucaktı bende insanım yoruluyorum diyorsun.

Ne yapsan olmuyor yani annelik çıkmazı işte annelik...

17 Nisan 2019 Çarşamba

Kardeş Olmak


Tek çocuk olmanın avantajları varken,dezavantajlarımda vardı tabiki.
Kardeş gibi büyüdüğüm, kuzenlerim, arkadaşlarım vardı ama büyüdükçe anladım kardeşliğin gönülden olamadığını hatta öz kardeşlerin bile birbirine menfaatleri için sırt çevirdiğini gördüm.
Oldum olası derdimki mutlaka bir kardeşi olmalı insanın, büyüdükçe bu düşüncem değişti tek çocuk en güzeli demeye başladım. Sonra Lal ve Can doğdu, büyüdüler ve inanılmaz iyi arkadaş oldular, birbirlerinden ayrılmaz, birbirlerini ayırmaz oldular arada ufak tefek çekişmeleri olsada kendilerinden bahsederken “Lal ve Can” demeye birbirlerini bir görmeye başladılar. Onları böyle göre göre  kardeşliğe olan hayranlığım arttı, iyiki diyorum iyiki ikizler iyiki tek çocuk değiller ömürleri boyu birbirlerine destek olucak, sevecek, koruyup kollayacaklar.
Hatta keşke diyorum kardeşim olaymış,ama Lal ve Can gibi diğer birbirinin kuyusunu kazan, hakkını yiyen, kendi yukarı çıkmak için öbürünü dibe çeken,menfaati için yanında olup işi bitinde sırt çevirenler gibi değil.

6 Nisan 2019 Cumartesi

Çocukların Hastalık Sebepleri




Kışın en kış zamanında montsuz deniz kenarındalardı Datça’da, günlerce sokakta dolaştılar, yağmurda gezdiler çizmelerle,ıslandılar ama bir kere ateşlenmediler, ne bir ateş, ne bir burun akıntısı, ne bir öksürük ne bir üşütme korkusu yaşamadık. 
Neden? 
Çünkü havası temiz, insanları temiz, binaları, bankları, toprağı temiz hayvanları temiz .
Peki ya İstanbul? 
Heryer çöp, atık, pislik içinde, sokak köpeklerine yaklaşmaya korkarsın kokularından, ağaçların dibi insan atıklarıyla dolu, çimenlerde evcil diye gezdirilen hayvan dışkılarıyla.Ya insanlar, yerleri süpüren pardesülerle sokakta gezip evine giden teyzelerimizin her eve dönüşte kendilerini dezenfekte ettiklerine inanıyor musunuz? Banane demeyin sakın çünkü onun evine giren mikrobu,  çocukları benim çocuklarıma taşıyor olabilir.
AVM’ye götürdüm oyun alanında oynattım ya oradaki mikrop? 
Oy kullanmaya gittik o okuldaki kalabalık ve insanların perişanlığı. 
Çalıştığı ve bırakacak kimsesi olmadığı için ateşli çocuğunu okula bırakmak zorunda kalan annenin benim çoçuğumu soktuğu riske ne demeli? 
Toplu taşıma araçlarının halini yazmaya içim el vermiyor bile. 
Sonra İstanbul’un suçu ne? Aslında doğru onun suçu değil ama bir şehir daha ne kadar kötü hale gelebilirdiki. İnsanlar bencil, cahil, bilinçsiz ...Bütün tetkiklerimiz tertemiz birde şu mikrobu attıkmı tamamdır . bugün çok daha iyiyiz dualarınız ve Allah’ın izniyle iki günede çıkar koşa koşa evimize gideriz inşallah ...

1 Nisan 2019 Pazartesi

Tarihe Notlar


Bugünü bizde tarihe yazdık .
Çünkü bugün haftasonu olmasına rağmen, hava çok soğuk diye üçümüz başbaşa bir Avm’ye gittik .
Önce oturup güzelce yemek yedik, sonra biraz oyun alanında oyun oynadık sonra da biraz vitrinlere bakındık .Öyle yorulmuşlarki eve gelirken arabada mayışınca ikiside kucak istedi eve kadar ikisini kucağımda taşıdım .O kadar koşturmaya acıkmışlar tabi ama yemek yerken neredeyse masada uyuyacaklardı yatağa bile sen yatır dediler .Akşam 08:00 de gittiler yatağa 08:15’te deriiiiin deriiiin uyuyorlardı .Herşey süper ama Sabah kaçta uyanırlar şuan hiç düşünmek istemiyorum ...

18 Mart 2019 Pazartesi

Çocukla Hangi Workshoplara Gidilmeli?



Artık ihtiyacımız yok ise, çocuklarla AVM' lere gitmeyi hiç istemiyoruz. Hele hele hafta sonları asla, sabah kahvaltıda başlıyoruz bugün ne yapsaklara. Geçenlerde tam 1,5 saat bu konu üzerine düşündük , sinemaya mı gitsek? Yoksa Legoland'e mi? Kidzmanya'ya ne dersiniz? Oyuncak Müzesi? Ama yok haftasonu bugün hiçbirine gitmeyelim en güzeli tiyatro deyip tiyatroya gittik.

Tiyatro araştırırken çocuklar için düzenlenen workshoplara gözüm çarptı, hemen hemen her yerde kurabiye workshop'u var üstelik ucuz da değil bir çocuk 50- 70 tl. Neden evde yapılabilen etkinlikler için o kadar yol gidip, birde o kadar para vereyim? Durun söyleyeyim çocuklar sosyalleşsinler diye değil mi?

Yok efendim, kurabiye workshop'un da çocuklar sosyalleşemezler, çünkü bir hadi bilemedin iki kişi vardır başlarında, sırayla hamurdan şekil çıkaracaklar diye bekler dururlar verdiğiniz para da cabası.

Bana kalırsa varsa gidilecek work shop evde yapılamayan ya da yapamadığımız bir şey olmalı. Birde ona verdiğiniz parayla malzeme alsanız bir değil birkaç kere yaparlar o kurabiyeleri sonra da yapa yapa kurabiye şefi olurlar.

Alın size mutlu çocuklar, kendine güvenen çocuklar, başaran ve başardıkça güçlenen çocuklar...

18 Mart Çanakkale Zaferi


ÇANAKKALE ZAFERİ
Ingiliz ,Avusturya ve Amerika kaynaklarının,kendi başarısızlıklarını örtbas etmek için Osmanlı asker sayısını 500.000 gösterdikleri en büyük zaferimizdir.
2015 ' te Çanakkale Savaşının 100.yılı nedeniyle 17 dış devlet başkanı ve 5 başbakanın katıldığı törenler düzenlendi ve tam 750 yerli yabancı sporcu Anzak koyunun 1915 metre açığından kıyıya "Dünya Barışı" için yüzdüler. 
Bize bu gururu yaşatan önce Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk'ü sonra silah arkadaşlarını ve bizler için canı pahasına savaşan kadın_erkek ayırmaksızın tüm askerlerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz. 

Atatürk çocukları olarak hepsine minnet borçluyuz ve bu yılda Lal ve Can ile saygıyla anıyoruz...

15 Şubat 2019 Cuma

Sevgi Günü Kutlamamız




Bir sevgililer gününü daha atlattık mı atlattık.

Herkesler de güller, hediyeler, çiçekler böcekler .Ne güzel, eskiden bende böyle günlerin kutlanmaması taraftarıydım ama insanların birbirine sevdiğini söylemesi, özel anlar yaşaması,sürprizler yapması için günümüz ve ülkemiz şartlarında bugünlere artık ihtiyacımız var mı bence kesinlikle var.

Yok gereksizmiş, yok yılın 365 günü hatırlanması gerekiyormuş, yok bilmem ne evet çok doğru hepsi para tuzağı belki, belki gerçekten her gün edilmesi gereken sözlerin sadece yılın belli günlerinde söylenmesi çok acı ama kabul edelim her insanın kadın - erkek kendini özel hissetmeye, sevildiğini ve şanslı olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardır. Peki günümüzde ve ülkemizde her hafta yemeklere gidebilmek, her ay hediyeler alabilmek, her akşam romantik masa kurup saatlerce müzik dinleyebilmek mümkün mü?

İşte bu şartlarda bence bu günlere gerçekten ihtiyaç duyuyor insanlar, keşke refah bir ülkede, stressiz, korkusuz bir hayat yaşıyor olsak ta her günümüz Sevgililer Günü kıvamında geçse.Kutlayan var kutlamayan var, herkes herkese saygı duymalı diye düşünüyorum.

Biz Lal ve Can'ın istediği yerde yemek yiyerek kutladık mesela, oynamak için yemeklerini silip süpürüp koşarak top havuzuna girdiler, bizde  karı koca hayatımızın en değerli sevgililer günü hediyesi olan  Mektuplara bakıp bakıp  duygusal anlar yaşadık.

11 Şubat 2019 Pazartesi

Sütüme Karışma



Lal ve Can doğduklarında henüz 36 haftalıklardı. 
Lal, 2200 Can ise 1800 gramdı. 
Öyle küçük öyle zayıflardı ki, doğdukları an çok endişelenmiştim oysaki zayıf oldukları kadar da güçlü çıkmışlardı hiç küveze ihtiyaç duymadılar ama bu güçleri annelerini emecek kadarda çok değildi. 

Doktorlar , özellikle Can'ın çok minik olduğunu, emmeyi denersek hemen yorulacağını buna hiç gerek olmadığını söylediklerinde galiba buna hazırdım. Hastane de kaldığımız 3 gün Can'ı emzirmeyi hiç denemedim, Lal için bir iki deneme yaptık hatta Lal hırsından deliye döndü bir gece ama başaramadık. Süt sağma makinesi geldi odaya, sütümü sağmayı denedik ama onda da çok az süt geliyordu, mamaya devam edecektik belli ki. 

Eve çıkınca ilk iş, hastane tipi süt sağma makinesi kiraladık, gün içinde fırsat buldukça sağıyordum 20 cc gelse 10-10 bölerek veriyor üstüne mama takviyesi yapıyordum. Lal 'de Can'da hiç emmediler beni, anne sütü girdimi vücutlarına evet girdi ama gün oldu kaşıkla verdim gün oldu biberonla içirdim az çok aldılar anne sütünü.

Şimdi ben onları emzirmediğim için kötü anne olabilir miyim? Sevgimi ve ilgimi öyle yoğun veriyorum ki onlara ,vicdanım öyle rahat ki hatta emziren birçok anneden çok daha iyi bir anne olduğuma inanıyorum.Annelik emzirmeyle bitmiyor  fedakarlıkların, vazgeçtiklerin, başında beklediğin geceler, gözlerine baka baka söylediğin şarkılar,her şeyin en iyisi için verdiğin mücadele, 9 ay karnında taşımak milyonlarca neden yazabilirim iyi bir anne olmak için... 

9 Şubat 2019 Cumartesi

Yaş 35



Yaş 35 ,
Dolu dolu geçen günlerim, tadını çıkardığım yaşlarım var cebimde
Saçlarımda bir iki tane ak var bana yaşanmışlık katan
yüzümdeyse sadece başarmanın verdiği o sevinç
gözlerim hep ışıl ışıl
yaşadığım her yıla şükürlerim ve öğrendiklerim var

Zamanla değişiyorum evet,ama baktığım her resmim aynı,
İçimde hala sevgi dolu bir kalp,sadece zırh takıyorum kötülere karşı,
Biliyorum onların fıtratında bu ,benim fıtratımda ise affetmek ama artık unutmamak var!!!
Eskiden  kötülükle verdiğim mücadelelerden vazgeçer oldum artık
Herkes iyi değil, herkes gördüğüm gibi temiz değil biliyorum
Koruyorum kendimi sadece koruyorum tüm yalan, fitne fesat insanlardan

Yaş 35 , başladığım bu yolda kimse için üzülmüyorum artık
beni üzenlere ''Neden'' dememeyi, aksine '' Güle Güle'' demeyi öğrendim
Hayatta ayrılmaz yollarımız dediğim insanlarla ayrılan yollarıma şükreder oldum nankörlükleri gördükçe
Eskiden yalnızım zannederdim oysa artık kurtulduğum sahte kalabalıklara şükreder oldum

Yaş 35 şanslıyımki bu yaşımda farkettim gerçekleri,
Dünyalara değişmeyeceğim kızım ve oğlum yanımdayken, dünya kadar dertle savaşabileceğimi gördüm
Annem ve babamdan ötesinin olmadığını
Eşimin, gerçekten beni tamamlayan diğer yarım olduğunu
Ve dost dediklerimin değil, dost gibi davrananların dost olduğunu öğrendim

Karda üşüyebilmenin, güneşte yanabilmenin
Su içebilmenin, ekmeği çiğneyebilmenin
Annemle pazara gidebilmenin, babama menemen yapabilmenin
Eşimle sarılıp uyuyabilmenin
sevdiklerime seni seviyorum diyebilmenin
Sağlıklı bir bedenin ne büyük şans olduğunu
Ve yaşamanın ne demek olduğunu, savaşıp yeni baştan başlayarak öğrendim






7 Şubat 2019 Perşembe

Çocuklar Kayak Eğitimine Kaç Yaşında Başlayabilir?


Lal ve Can doğmadan önce, gördüğüm o minicik kayakçılara hep hayran kalmış ve hep hayal kurmuştum. Devamlı aramızda da konuşurduk ''Bizde küçük yaşta öğretiriz, bizim çocuklarımızda kaysınlar şunların güzelliğine bak''

Gün geldi bizimde kuzularımız oldu ve daha ilk kıştan başladı bizim kayak sevdamız, inanır mısınız her yıl bildiğimiz halde soruyorduk hocalara '' Çocuklar için kayak başlangıç yaşı ne zaman ? ''

Neyseki seneler geçti ve artık 4 yaşına yaklaştılar, bu yıl kayak dersi için uygun olduklarını düşünürken, konuştuğum tüm kayak okulları '' Çocuklar için kayak derslerine 6 yaştan başlıyoruz'' deyince önce bir hayal kırıklığı yaşadım ama sonra o minicik kayakçıları düşünüp halledebileceğimize inandım.

Eğer hocalara sorar ve onlara bırakırsanız, 6 yaşın altındaki çocuklara kayak dersi vermiyorlar. Biz yakında  4 yaşına girecekler deyince '' 6 yaşın altına ders vermiyoruz, eğer isterseniz alabilirler ama kayamazlar, oyun olur onlar için'' diye cevap aldık. Yani kayak dersi için katı bir yaş sınırları yok aslında yeterki

* Siz, ders aldırmak için kararlı ve istekli durun

Siz kararlı olunca 6 yaş altına da ders veriyorlar, o zaman da çocukların ayağına göre kar botu olup olmamasına geliyor sıra, ama ona da takılmayın bizim ikizlerin ayağına hemen bulundu.Şuan 26 numara ayakkabı giydiklerini düşünürsek 3,5 - 4 yaş gayet uygun bir yaş kayağa başlamak için.



Ve tabiki söylemeden geçemeyeceğim, çocukların istekli olmaları da çok önemli. Bizimkiler hazırlanırken 5 yaşında bir çocuk kar botlarını giymemek için ağlıyordu, bir diğeri de annesini bırakıp hocayla gitmemek için ''Anne sende gel'' diye dil döküyordu. Lal ve Can, küçük çocukların kayak videolarını izlemişlerdi bu yüzden çok hevesliydiler.Hatta hazırlanıp çıkmak için ders saatini beklerken çok sıkılmışlar biran evvel çıkmak istemişlerdi.

O zaman şunu diyebilirizki,

3,5 -  4 yaşındaki çocuğunuz, kayak yapmaya istekli ve sizde ders alması için kararlıysanız kayak dersi için hazır ve derslere başlayabilir demektir...

6 Şubat 2019 Çarşamba

Çocuklarla Kar Tatiline Gidilecek En Güzel Zaman Ne Zaman?



Bizim kar tatillerimiz genelde benim doğum günüm şerefime olduğu için ya tam sömestre haftasına ya da tam sömestre tatilinin bittiği haftaya denk geliyor. Ama bu yıl kararlıyız önümüzdeki senenin kar tatilini önceden planlayıp en güzel zamanda gideceğiz.

Neden mi?
Çünkü;
Sömestre tatilinde gittiğinizde o kadar kalabalık oluyor ki, kayarken birine çarpmanız kaza değil kalabalıktan oluyor, o telesiyejlerde beklediğiniz sıra, otellerin lobby'sin deki curcuna, yemek kuyrukları, şöyle bir camdan manzaraya bakayım diyorsunuz dışarısı insan seli perdeyi kapatıp sakinleşmek istiyorsunuz o derece. Sadece kayak tatiline gelenler olmuyor sömestre zamanı, günübirlik gelen ailelerde oluyorki eğer Bursa Teleferik'i gören bir otelde kalıyorsanız daha bir curcunaya şahit olabiliyorsunuz. Kızak ile kaymak için kızak alanına girmeniz bile mümkün olmuyor, diyelim girdiniz ama size sıra gelecekte rampa boşalacakta kayacaksınız.Aaaa birde fotoğraf çekilmek istiyorsanız mutlaka o resimlerde birinin ayağı, kolu, kafası çıkacak yok çünkü sömestre tatilindeki kalabalığın gerçekten tarifi yok.

Sömestre bittiği gün Uludağ bomboş, sakin her yer sizin,oteller sizin, kızaklar sizin, ister döne döne kayak yapın, ister karlarda gözünüz kapalı yuvarlanın ne birine çarparsınız ne de rahatsız olursunuz. Ancak o zaman da bütün karlar ezilmiş,bir kardan adam yapmak isteseniz yumuşak kar bulamazsınız yapacak, otellerde yoğunluktan yeni çıkmanın verdiği ''Ohh '' der gibi bir rahatlık, etraf darma duman.Tabiki sömestre tatilindense, bittiği haftasonu gitmek daha doğru ama bence en güzel zaman sömestre başlamadan önceki zaman, yani yılbaşından sonraki iki hafta.




Karlar yeni yağmış, tertemiz, sakin, her yerde çocuklarla koşun, yuvarlanın, kar topu oynayın, kardan adam yapın. İster kızakla kayın , ister kayak yapın rahat rahat, otelin lobby'sin de sakince dinlenin, kapalı havuza girin yüzün, tatilin hakkını verin doyasıya.

Yeterki sömestre tatilinde gitmeyin... :)


24 Ocak 2019 Perşembe

İlk Karne Heyecanımız


Lal ve Can'ın amatörde olsa ilk karne günlerinde , kendi karne günlerimdeki gibi heyecanlıyım. Daha geceden hazırladık cicilerini, sabah erkenden uyanıp güzelce hazırlandık, tirirl tiril giyindik okula gittik sanki bir bayram sabahıymış gibi, istedimki onlarda karne heyecanını yaşasınlar. Karnelerini göreceğim anı sabırsızlıkla bekledim.

Bu bizim için bir ilk olacaktı.

Ellerinde karneleriyle koştular yanıma, hangisine bakacağımı bilemeden başladım ağlamaya.Hani duygulanırsın gözlerin dolar ya öyle değildi, çünkü  ben bugünleri görebildiğim için gerçekten çok mutluydum.  Bayağı ağladım birde dedimki “Ben üç yaşlarını görebilcekmiyim derken, onların sayesinde karne aldıklarını bile gördüm.''

Bazen hayat koşturmasına ya da yoğunluğumuza kapılık zamanın kıymetini ve anların değerini kaçırıyoruz halbuki çocuklarımızla geçen her an her saniye çok önemli. Aldıkları ilk karneden, attıkları ilk adıma hatta söyledikleri ilk kelimeye kadar her anları kaçırılmayacak kadar değerli...

10 Ocak 2019 Perşembe

İNCİLİ GASTRONOMİ REHBERİ RAFLARDA

                                    

Türkiye’de benzeri olmayan bir değerlendirme ve derecelendirme yöntemi kullanarak gastronomi rehberi hazırlamaya karar verişimizin üzerinden iki yıldan fazla süre geçti.

Artık dünya çapında restoranlarımız, şeflerimiz, tadı damaklarda yer eden lezzet duraklarımız olmasına karşın geçtiğimiz yıla kadar sektörü etik kurallar çerçevesinde değerlendirecek, işini iyi yapanları teşvik edecek, yeme-içme severlere yol gösterecek bir rehber yoktu.
Bu açık Hürriyet Gazetesi ve Karaca iş birliğiyle kapandı. Türkiye’nin en güçlü yeme- içme yazarları, kanaat önderleri ve gizli müfettişlerinin katkılarıyla İstanbul, Bodrum, Alaçatı ve Çeşme’deki restoranları değerlendiren ilk İncili Gastronomi Rehberi 2017 Kasım’ında yayımlandı.
İncili Gastronomi Rehberi’nin ikincisi ise 18 Aralık itibarı ile raflardaki yerini aldı. Ardında yoğun bir emek ve zorlu bir süreç olan rehberin bu yıl kapsamı da genişledi, İzmir ve Ankara’daki restoranlar da değerlendirmeye dahil edildi. 422 restoran ve 257 lezzet noktasının yer aldığı rehberimizin içeriği kadar tasarımında ve derecelendirme sisteminde de yenilikler var. İnci sayısı dörtten beşe çıktı. Ayrıca restoranlar kategorilerine ayrılarak aranan yerlerin daha kolay bulunacağı bir düzenleme de yapıldı.

İncili Gastronomi Rehberi’nin websitesine https://inciligastronomirehberi.hurriyet.com.tr/ adresinden ulaşabilirsiniz.

İLKELER


  • Gastronomi Rehberi projesinde görev alacak gizli müfettiş seçimleri yapılırken restoranlarla özel ya da maddi ilişki olmamasına dikkat edildi.

  • Yeme-içme tutkunları arasından seçilen müfettişlerden 'görevlerini', çevrelerinden ve puan verdikleri yerlerden kesinlikle gizli tutmaları istendi.

  • Şefler, restoran sahipleri ve işletmeciler etik olmayacağı düşüncesiyle müfettiş olarak seçilmedi.

  • Gönüllülük esasına göre katkıda bulunan 200’ün üzerinde gizli müfettiş son bir yıl içinde gittikleri restoranları değerlendirdi.

  • Listemizde olan her işletme en az üç müfettiş ve proje ekibinden bir kişi tarafından ziyaret edildi. 

  • Kurgulanan sisteme göre restoranlar malzeme, lezzet, servis, kimlik, sunum ve dekorasyon özellikleriyle puanlandırıldı.

  • Sistemin kapanmasının ardından çıkan sonuçlar proje ekibi ve danışma kurulunun kanaatlerinin de dikkate alınmasıyla nihai halini aldı.

  • İstanbul, Ankara, İzmir, Çeşme, Alaçatı ve Bodrum’daki restoranları kapsayan rehberde 5 İncili 3; 4 İncili 30; 3 incili 86, 2 incili 168 ve 1 incili 135 olmak üzere toplam 422 restoran ve 257 lezzet noktası bulunuyor.

  • Listeler hazırlanıp değerlendirmeler başladıktan sonra açılan mekanlara ‘Yeni Açılanlar’ bölümünde yer verdik.

  • Ayrıca yeni açılan ve kapanan restoranlar web sayfamızda güncellenecektir.




  • İnci Açılımları


    • 5 İnci: Olağanüstü deneyim

    • 4 İnci: Mükemmel

    • 3 İnci: Çok iyi 

    • 2 İnci: İyi 

    • 1 İnci: Gitmeye değer 




    • Restoranların fiyat aralığı;


      • ₺:        0-50 TL

      • ₺₺:     50 – 100 TL

      • ₺₺₺:  100 – 250 TL

      • ₺₺₺₺:            250 TL+


      • Bir boomads advertorial içeriğidir.


        9 Ocak 2019 Çarşamba

        Niye Kimse Bana Söylemedi


         Doğdukları günün gecesi hemşireler ikisini de odaya bıraktılar.
        Lal,mışıl mışıl uyurken Can devamlı ağlıyordu karınları tok, altları temiz, gazları da çıktı ama Can uyumuyor. Annem kucağıma verdi ve Can anında sustu, yatırdım yüzüstü göğsüme nasıl güzel uyudu nasıl büyük bir mucizeydi o an benim için. Doğalı daha birkaç saat olmuştu ama beni tanıyor ve beni istiyordu çok etkilenmiştim ve çokta hoşuma gitmişti doğrusu. Anneliğimi hissettiğim ilk andı. Eve çıktık Can ne zaman huysuzlanmaya başlasa göğsüme alıyordum hemen sakinleşip deriiiin bir uykuya dalıyordu.
         Bir süre sürdü bu koynumda uyumaları, öyle huzurla uyuyordu ki, evdekiler “alalım sende dinlen” diyorlar ama ben o mükemmel anı doya doya yaşamak için bırakmıyordum. Çünkü biliyordum,öyle çabuk büyüyeceklerdi ki sarılmak, koynumda uyutmak geçmişten güzel bir anı olacaktı bir gün. Ben istesem de birgün sığamayacaklar belkide istemeyeceklerdi. Nitekim de öyle oldu, şimdi istesem de koynumda uyutamam kocaman oldular,kucağımda uyurlar ama o göğsümde yatırıp, nefeslerini hissettiğim gibi olurmu ki .
        Dün gece yatınca ikisini de öptüm öptüm öptüm, sarıldım sıkı sıkı, sıcak mıcak demeden. Şimdi diyorum ki keşke daha çok koynumda uyutsaydım, o zamanlar pek resim çekmiyordum keşke daha çok çekseymişim o anları hayatımın en huzurlu ve en mükemmel anlarıydı. Niye kimse söylemediki bu kadar çabuk geçeceğini, söylediler de ben mi kıymetini bilemedim acaba..

        BLW Bebeklerin Doğal Gelişimi Değil de Ne?


        Bir BLW'dir ki hemen herkesin dilinde, bir takipçim BLW yöntemini kullanıp kullanmadığımı sormuştu geçen gün vallahi dedim ben BLW nedir onu bile bilmiyorum, yoktu bizim zamanımızda BLW , BMW . Kaç gündür bir fırsat bulup okuyamadım ama yeni doğum yapan her annenin dilinde, üstelik ikinci bebek bile olsa bir BLW havası esiyorlar ki sormayın.

        Peki nedir bu BLW?

        Katı gıdaya geçiş döneminde, bebeğin kendi kendine beslenme yöntemiymiş.Bebek kendi isteğiyle, yavaş yavaş ve istediği kadar besleniyormuş.Kendi kendine yemeye başlayan bebeğin, çiğneme becerisi, el-kol koordinasyon gelişimi ve yiyecekleri tanıma becerisi artıyormuş.

        Bu yöntemin uygulanabilmesi için;
        * Bebeğin dik pozisyonda oturuyor olması
        * Önüne konan yiyeceği kendi alıp,bir güzel yemesi
        * Yemeğin püre halinde değil  elle tutulur halde olması gerekiyor.

        Ben de, bir noktada aynı yöntemi kullandım ancak bana kalırsa bu dönem katı gıdaya geçişte değildi. Çünkü ben katı gıdaları ilk defa verirken  kendim, kaşıkla ve yarı oturur pozisyonda verdim. Ve adı üzerinde katı gıdaya başlangıç, genellikle 6 ay da başlıyor. Birincisi ben 6 aylıkken dimdik oturtmuyordum tabiki tercih meselesi ama ben yavaş yavaş dik oturtmaya geçtim. İkincisi katı gıdaları önce pütürlü püre halinde verip, çiğneme ve yutma becerilerinin gelişmesini sağlamalıyız. İlerleyen zamanlarda, kendi kendilerine dik oturabilir, elleriyle tutup ısırabilir ya da kemirebilir ve ağızlarındaki yemekleri parçalayıp, yutabilir kıvama geldiğinde evet bende bıraktım kendileri yediler. Hatta ben ellerine çatalda verdim bıçakta, daha yaşlarında değillerdi çatal kullanmayı öğrendiklerinde ama önce dik oturmayı öğrediler, sonra katı gıdaya alıştılar.Şimdi görüyorum çocuk iki büklüm, oturduğu yerde yamulmuş kaymış elinde elma yazıktır günahtır kapılmayın böyle şeylere.


        Demem o ki, ben 6-8 aylarında kendi kendilerine yesinler diye hiç acele etmedim, önce katı gıda ile tanıştırdım, 3 gün kuralı ile besinlerle tanıştırdım , BLW yöntemi diye bir uygulamam olmadı. Bebeklerin dik oturmaya başlayıp, katı gıdaya ile tanışıp, alışıp kendi kendilerine yemeye başladıkları döneme şimdiki nesil  BLW diyor.  Ancak bana sorarsanız bu her bebeğin doğal gelişimi olup, alternatif  bir beslenme yöntemi değil. Siz başlatın katı gıdaya, o oturduğunda zaten eline alıp elmayı kendi kendine yiyecektir.

        Sevgiler...

        8 Ocak 2019 Salı

        Mutlu Çocuk Yetişmenin Küçücük Sırları


        Size mutlu çocuk yetiştirmenin sırrını vereyim mi?
        💚Mutlu anne baba
        💚Çocuk ruhlu anne baba
        💚Herşeye doymuş anne baba
        💚Çocuklarıyla olmaktan keyif alan anne baba
        💚Önceliği evladı olan anne baba
        💚Fedakarlık yapmayı görev edinmeden zevkle yapan anne baba

        Ama en önemlisi, birbirini seven anne baba 💚💚💚

        Nasipten Öte Köy Yok


        Paris ile dördüncü randevumuz da hüsranla sonuçlandığına göre artık Mickey Mouse ve arkadaşlarına küsebiliriz .
        Bundan 6-7 yıl önce eşime hiç sormadan,gidip doğumgünü hediyesi Benelüks Paris turu aldım,hemen o gün verdim biletleri doğumgününü beklemeden.Ben bekliyorum sevinecek diye o açar açmaz demezmi “Hayatım denetim var 1 ay kıpırdayamayız” yandı mı tur paramız yandı.
        Bir sonraki sene gönül alma adımı olarak bu sefer bana hediye geldi biletler, ben bir sevin bir sevin hemen hazırladık evrakları verdik,sonra gitmemize kalmış 3 hafta vizeciden haber : “Pasaportlar kaybolmuşmuş” sinirden resmen ağladım evet, gidemememize ayrı pasaportlara ayrı ağladım Sonra tam bizim orada olacağımız gün Paris’te tiyatrodaki terör saldırısı oldu “İyiki gitmemişiz “ dedik yine. 
        Sonra çocuklar 2 yaşına gelmeden niyet ettik baktık sırf #disneyland parkın girişi uçak biletinden pahalı madem bu parayı vereceğiz biraz daha büyüsünler de öyle gidelim dedik bu sefer niyetine girmeden yattı. 
        Geldik 2019 ’aaaa bu yıl bizim için çok özel hem onlara hem bize ödül olsun, gidelim şu Paris’e dedik. Tam 5 gün uçakla yattım, otelle kalktım sorun bütün otellerin konumlarını söylerim. Disneyland’ın haritasını gözüm kapalı çizerim o derece herşeyi planladım, sonra çok sevgili eş dost “Disneyland’da 120cm boy sınırı var gitsenizde çoğuna binemez sizinkiler “ deyince bir hüsran daha yaşadık ve bu sefer bilet almadan zararsız atlattık.Hayır o değilde ölürsem Mickey ve arkadaşlarıyla küs gideceğim ona üzülüyorum.