Kışın en kış zamanında montsuz deniz kenarındalardı Datça’da, günlerce sokakta dolaştılar, yağmurda gezdiler çizmelerle,ıslandılar ama bir kere ateşlenmediler, ne bir ateş, ne bir burun akıntısı, ne bir öksürük ne bir üşütme korkusu yaşamadık.
Neden?
Çünkü havası temiz, insanları temiz, binaları, bankları, toprağı temiz hayvanları temiz .
Peki ya İstanbul?
Heryer çöp, atık, pislik içinde, sokak köpeklerine yaklaşmaya korkarsın kokularından, ağaçların dibi insan atıklarıyla dolu, çimenlerde evcil diye gezdirilen hayvan dışkılarıyla.Ya insanlar, yerleri süpüren pardesülerle sokakta gezip evine giden teyzelerimizin her eve dönüşte kendilerini dezenfekte ettiklerine inanıyor musunuz? Banane demeyin sakın çünkü onun evine giren mikrobu, çocukları benim çocuklarıma taşıyor olabilir.
AVM’ye götürdüm oyun alanında oynattım ya oradaki mikrop?
Oy kullanmaya gittik o okuldaki kalabalık ve insanların perişanlığı.
Çalıştığı ve bırakacak kimsesi olmadığı için ateşli çocuğunu okula bırakmak zorunda kalan annenin benim çoçuğumu soktuğu riske ne demeli?
Toplu taşıma araçlarının halini yazmaya içim el vermiyor bile.
Sonra İstanbul’un suçu ne? Aslında doğru onun suçu değil ama bir şehir daha ne kadar kötü hale gelebilirdiki. İnsanlar bencil, cahil, bilinçsiz ...Bütün tetkiklerimiz tertemiz birde şu mikrobu attıkmı tamamdır . bugün çok daha iyiyiz dualarınız ve Allah’ın izniyle iki günede çıkar koşa koşa evimize gideriz inşallah ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder