20 Ağustos 2016 Cumartesi

Lego ve Atomların Bebeklerin Gelişimine Etkisi


Çocukluğum legolarla geçti benim.

Nurlar içinde uyusun Ufuk abla’cığım bana İtalya’dan kocamaaaaaan bir Lego Seti  getirmişti. Henüz ilk okula gidiyordum belki, evcilik oynar gibi oynardım onlarla.
Mutfağım,yatak odam, salonumda abajurum,bahçemde çiçeklerim,
çimenlerim,
banyomda aynalı dolabım neler vardı içinde neler.




Lal ve Can’a da 7 aylıkken aldım blog ve atomları, önce  sadece ellerinde  tutuyorlardı. Zamanla birlikte yere oturup yavaş yavaş oynamaya başladık.

Birlikte oynamaya başladığımız ilk zamanlar beni izleyip yaptığım yapılara dikkatle bakıyor, onlarla oynuyorlardı. Her bir parçayı takarken konuşarak, renklerini söyleyerek birleştirip renklerinin de farklı olduğuna dikkatlerini çekmeye çalışıyordum.


‘’Şimdide KIRMIZI  takalımmm ‘’

Çocukların, gördükleri herşeyi yapma istekleri olduğu için önlerinde yavaşça ve son derece görülür biçimde parçaları birleştirmek yetiyor öğrenmeleri için . 


Onlarda beni izleye izleye öğrendiler takmayı, çıkarmayı. Şu sıralar henüz ortaya birşey çıkmasa da yaptığım şekilleri sakince tek tek  parçalayabiliyorlar. Oturarak oyun oynamayı öğrenmelerine bile bence gayet etkili oldu.


Oyuncak bloglar; renk renk , ikili üçlü dişli küçük parçalardan oluşuyor. Parçaları zevkinize ve hayal gücünüze göre birbirine ekleyerek şekiller,yapılar,evler,kuleler  vb istediğiniz herşeyi yapabilirsiniz.


Atomlar ise; yine renk renk ancak daha küçük parçalardan oluşuyor. Bloklardan farkı birbirine tutunarak birarada duruyor olmaları ve yüksek yapılar,evler,kuleler değilde renk renk , geometrik  şekiller yapabiliyor olmanız.

Küçük yaşlarda yutma riskine karşı parçalar büyükken yaş ilerledikçe parçalar da küçülüyor dolayısıyla uygun yaş aralığına göre alırsanız çocuk sağlığı ve güvenliğinide kontrol altına almış oluyorsunuz.

Her ikisinin de çocukların küçük yaştan itibaren gelişimlerine olumlu etkileri var;

*El becerileri gelişiyor.

*El ve göz  koordinasyonu kurmayı öğreniyorlar.

*Renklerin farkı olduğunu ayırt ediyorlar.

*Büyük ,küçük farkını öğreniyorlar.

*Ve tabiki en önemlisi hayal dünyalarını el becerileriyle birleştirerek yaratıcılıkları gelişiyor.




Bu bizim forograf makinemiz mesela kimler benzeticek acaba benim gibi.

 Benim, Lal ve Can ile oynamaktan en çok keyif aldığım oyun Lego.Birlikte öyle güzel şeyler yapıyoruzki onlardan çok ben eğleniyorum galiba.




18 Ağustos 2016 Perşembe

Her Kurban Lösemili Çocuklara Can



Lösemi Kurban Bayramı’nda vekalet vererek kurbanlarınızı dini usüllerle LÖSEV’de kestirebileceğinizi, bağışlarınızla lösemili ve kanserli çocukların hayatını kurtarabileceğinizi biliyor muydunuz?

Çocuklarımız için hayati önem taşıyan protein ihtiyaçlarını yıl boyunca karşılayabilmek amacıyla bağışçılarımızın Kurban Bayramı dolayısıyla yapacağı bağışlar, Türkiye genelinde Vakfımıza kayıtlı 20.000’ e yakın lösemili ve kanserli çocuklarımız ve ailelerine ulaştırılmaktadır.

Peki nasıl bağış yapabilirsiniz?

Banka bağış ekranlarından LÖSEV ‘e ödeme yaparak.

Telefon ile ALO LÖSEV ‘ i arıyarak.
                0532 755 06 60  - 0312 447 06 60

İnternet aracılığıyla www.losev.org.tr adresinden  online olarak bağış yapabilirsiniz.

Online Bağış sayfasından  yaptığınız bağışlarda isterseniz çocukların parasız tedavilerine, ücretsiz eğitimlerine ve diğer sosyal ihtiyaçlarına destek olabilir.

İstersenizde ,vekalet verdiğiniz kurbanın dini esaslara göre kesilerek 12 ay boyunca Lösev açıklamalarında olduğu gibi dağıtılıp; derisi,yünü,bağırsağı vb ile ihtiyaç fazlası etin de paraya çevrilerek vakfın tüzüğündeki  faaliyetlerde kullanılmasına destek olabilirsiniz.

Unutmayın : Gülmek tüm çocukların hakkıdır...

11 Ağustos 2016 Perşembe

Anneanne ile İkea'da Alışveriş Çılgınlığı


Erken kalktığım sabahlar, alırım limonlu çayımı, açarım Televizyonu, uzatır ayaklarımı servis saati gelene kadar keyif yaparım. Dün sabah da ikizler uyuyorken, sabah serinliğiyle demledim çayımı açtım Türkmax’ı  Ece Zaim’den  Küçük 
Mutfak Sırlarına kaptırdım kendimi. 

Muzlu- çilekli dondurma tarifi izledik annemle. Şekersiz,zahmetsiz, pratik,eğlenceli üstelik çokta sağlıklı.

Dondurmalıklar hoşumuza gidince annem tabiki durmayıp öğleden sonra almış ikizleri, atlamış arabaya dondurma kabı almaya İkea ‘ya gitmişler.

Dondurma kaliplari kesmemiş, uzun zamandır almak isteyip bir türlü fırsat bulup alamadığımız masa sandalye takımıyla dönmüşler eve.


Evimizin tam ortasında ikizlerin masa ve sandalye takımı duruyor artık. Ama nasıl mutlular, nasıl istekle oyunlar oynuyorlar anlatamam.


Lal, uykudan uyanır uyanmaz görünce salon ortasında bi o sandalye ye bir bu sandalye ye oturmuş yavrum.

Kitaplarını okumuşlar, halkalarını dizmişler , evirip çevirip iyice keşfetmişler önce.


Eve gittiğimde de açtık klasik müziğimizi, aldık dondurma kaplarımızı, oyunlar kurduk kendimize. Kutuları dizdik, içiçe koyduk sonra saplarını yerleştirdik.




Yetmedi masanın üzerine çıktık oynamak için.


Masayı sandalye yaptık oturduk oynadık.Çok ama çok eğlendik daha ilk günden.




Masa ve sandalye takımımız son derece hafif,sağlam ve taşınabilir.


İster bahçede, ister evde  ister odalarında kullanın ama bence mutlaka kullanın.
Çocukların küçük yaşta oyun oynama, kitap okuma,boyama yapma ve özelikle yemek  yeme alışkanlıklarını masa üzerinde geliştirmesi  düzenli olma yolunda hayata dair bir adım önde olmalarını sağlıyor gerçekten. 

Çünkü masa onlara bir sınır çizerken ve sandalye de oturmak mevcut ana odaklanmalarını kolaylaştırıyor.

Yeni mobilyalarımız için eşekkür ederiz anneanne çok sevdik çoooook :)

5 Ağustos 2016 Cuma

Lal ve Can'ın Sabah Sporları


Haftasonları sabah kahvaltıdan sonra mutlaka atıyoruz kendimizi dışarıya .‘’Haydi dışarı’’ dediğim an o giyinmekten hoşlanmayan ikizler, uslu uslu giyinip heyecan çığlıkları atıyorlar.  Haydi gidin ayakkabılarınızı giyin dediğimde hemen ayakkabılığa koşup oturuyorlar yere giyinmek için.

Ayakkabılarda giyinince tutun tutabilirseniz,kapıyı açtığım an benden önce fırlıyorlar dışarı.

Atıyoruz toplarımızı bagaja,sularımızı alıyoruz yanımıza doğru spor alanının yolunu tutuyoruz. Sabah erken saatlerde kimsecikler olmuyor genelde kediler dışında.

Ah bu ikizlerin hayvan sevgisi görmesinler kedi-köpek deliler gibi çığlık atıyorlar sevmek için. Kedileri dönüşte severiz deyip devam etsekte.


Aklımız kalıyor tabiki her gördüğümüz kediye bir inme çabası göstersekte spor alanına geldiğimiz an unutup başlıyorlar koşturmaya.

Giriyoruz futbol sabahına toplarımızla doya doya başlıyorlar koşturmaya.





Futbol sahası küçük gelip basketbolla sahasına gitmekte isteyebiliriz tabi arada.


Sitemizin küçük futbolcularının hunileriyle antrenmanlar yapıyoruz bizde.

Bir o köşeye bir bu köşeye taşıyorlar, ben diziyorum sıra sıra onlar etraflarına dizip ev sanıp oturuyorlar hemen.

Sıkılınca alıp diğer köşeye taşıyorlar,topları gözleri görmüyor nedir bu ilgi anlamadım renkeri olsa gerek ;)



Bayağı büyüdü bizim ikizler susayınca kendi kendilerine çıkıp, su bile içiyorlar.  


Sabah erken cıktıgımız için günesten etkilenmiyoruz , koşturdukları için suluk ellerinde dolanıyorlar sonlara doğru ama oyundan vazgeçmek yok.


Ne zamanki çıkıp oturuyorlar sessizce ‘’Tamam diyorum yoruldunuz haydi eve gidip uyuyalım’’ hemen başlıyor itirazlar ‘’ıggggh ıgggh ‘’ ama öyle yorulmuş oluyorlarki bisiklete binerken hiç itiraz olmuyor.


Eve gelip birde ılık bir duş alınca ohhh değmeyin keyfimize, işte o an yatağa yatar yatmaz eller göze,ayak yana gözlerde uykuya dalıyorrrrr.

Çocuklara açık hava kadar iyi gelen bir şeye henüz rastlamadım,çıkarın çocukları sokağa bolll bolll oynasınlar,dolaşsınlar,yürüsünler hatta imkanınız varsa uyusunlar...