8 Eylül 2021 Çarşamba

Yaz Tatillerinde Çalışan Çocuklar Ne Kazanır?

 

 

Okullar kapanıp yaz tatili geldiğinde bazı çocuklar çalışmak zorunda kalır.

Zorunda kalır dedim çünkü çoğumuza göre çocukların erken yaşta çalışması kulağımıza hoş gelmediği gibi bunu pek doğru da bulmayız. Daha doğrusu kıyamayız, çocukların çalışmasına. 

Benim içinde tüm kış okula giden çocuklar yaz tatillerini doya doya dinlenerek, gezip tozarak, oynayarak geçirebilirler.

Oysa uzmanlara göre yaz tatillerinde çalışmak  çocuklara bakın neler kazandırıyor;

*Erken kalkmayı alışkanlık haline getirirler.

* Sorumluluk duyguları gelişir.

* Karar alma becerisi kazanır ve aldıkları kararların sonuçlarıyla yüzleşmeyi öğrenirler.

* Emir alan veya hizmet eden kişilerin ne hissettiklerini anlarlar.

* Sorun çözme becerileri gelişir.

* Hesap vermenin bilincini kazanırlar.

* Yetişkinlerle aynı dilden konuşmaya başlarlar.

* Erken yaşta neye ilgisi olduğunu ve neye yatkın olduğunu farkederler

* Aldıkları taktirlerle , sahip oluğu özelliklerinin bilinciyle büyürler.

* En önemlisi aldığı olumlu geri bildirimleri, kendi özelliği olarak içselleştirip hayatı boyunca ‘’İyi insan olma’’ isteği olur.

Yaz tatilinde çalışan çocuklar, belki çok paralar kazanmazlar ama kazandıkları değerler parayla sahip olamayacak kadar değerlidir. Bu yüzden uzmanlar, tüm yazı gece gündüz oynamak, gezmek, uyumaktan ziyade.Sorumluluk, disiplin, yetkinlik kazanıp bilinçli çocuklar olarak büyümeleri için çalışmalarını doğru olduklarını savunuyorlar.

Tabiki dikkat edilmesi gereken hususlar var, mutlaka yaşlarına uygun, onları bedenen ve ruhen yormayacak sorumluluklar almalarını sağlamak ve karşılığında taktir edilip karşılığını almış olmaları gerekir.Belki bu iyi bir yaz tatili bile olabilir.

31 Ağustos 2021 Salı

01 Eylül Dünya Barış Günü

 

‘’01 Eylül Dünya Barış Günü ‘’

Denince aklıma önce dargın veya kırgın olduğum insanlar geliyor. Sonra şu Hadis-I  Şerif

’’Sana darılana git, barış! Zulüm yapanı affet.  Kötülük yapana iyilik et! ’’

 

At bir mesaj diyorum kendi kendime, hani eskiden böyle özel günlerin sana bir işaret olduğuna inanırdın ya, al sana işaret sevdiğin ama dargın olduğun , hayatında önemli bir yeri olan ama hayatında olmayan kim varsa yaz al gönlünü. Ölümlü dünya değermi hiç küs kalmaya, hayat herkesi yoruyor, bile isteye kırarmı kimse seni? Git konuş vardır bir sebepleri.
Büyüklük sende kalsın, al gönüllerini, uzat elini , barış tüm sevdiklerinle…

Ne yazıkki artık bu iç sesim bana hiç umut vaadetmiyor.Çünkü düşünüyorum da;

Dargın ve kırgın olduğum kimler var?
     Beni kıranlar hep en sevdiklerim, en güvendiklerim, en yakınlarım oldu

Neden bu haldeyiz?
     Hiçbirinde kıran, kullanan, üzen ben değilim vicdanım çok rahat.


Nasıl davrandım bunca zaman?
       Hep çok inandım, çok sevdim, çok değer verdim. Kötülüğü unuttum, iyiliğe bin misli döndüm.


Kırdıysam sordu mu neden diye?
        Bende insanım hatalarım elbette var, dedim ya hayat zor farkında olmadan kırmış olabilirim birilerini ama kendi kendilerine birşeye alınıp darılıp sormadan küsmüşlerse yapacak birşey yok, demekki ‘’Ya neden böyle yaptın bak üzüldüm’’ demek , onca iyi niyetimi görmek yerine bir açığımı yakalayıp, küsmeyi tercih etmişler onlarda başım üstüne. Hatta  onlara teşekkür bile ederim…

Kırgın olup görüşmediğim kim varsa, ben nasıl davranmışım o sana nasıl yaklaşmış?
     
  Kırgın olduğum herkese el uzatmışımdır, hatalı da olsam haklı da olsam, dayanamam küslüğe içim içimi yer  dedim ya çok severim, hep ‘’Gel unutalım, hayat kısa , ne güzeldi bak değermi gel barışalım’’ demişimdir. Hep bir savunma, hep ama bu böyle bu şöyle hiç gönlünce barışı seçen  görmedim.

Sende sütten çıkma ak kaşık değilsin tabiki, varsa hatan gönlünü alıp elini uzattın mı?
          B
enimde kırdıklarım, var elbet ama hepsine el uzatıp almışımdır gönüllerini.


Ben ki; haklı olsam bile küs kalmaya dayanamayıp adım atan, gel unutalım diyen ben. Bugün bu Dünya Barış Günün’de diyorumki,

 ‘’Gönlün rahatsa, vicdanın rahatsa bırak seni üzenleri düşünme, kurtul onlardan . Sen sevdiysen, değer verdiysen buna rağmen kırıp üzülüyorsan üzülme. Seven, güvenen, inanan kalpler sevilmeyi hakeder , onlar kayıp değil kalbini haketmeyenlerdir…

 

 

20 Haziran 2021 Pazar

Ev İşlerine Yardımcı Olmanın Çocuklara Katkısı

 

Çocuk olmak ne güzelmiş, ne kolaymışta zamanında anlayamamışız değil mi?

Tek derdimiz okulmuş, bizden sadece derslerimizde başarılı olmamız bekleniyormuş, hayat ne de güzelmiş de biz kıymetini bilememişiz.

Bunu hemen hemen hepimiz söylemişizdir mutlaka, annelerimiz babalarımızda zamanında ‘’Senin  yapman gereken tek şey derslerinde  başarılı olmak, senden başka birşey istemiyoruz’’ diyorlardı.

Peki uzmanlara göre bu düşünce doğru mu?

Çocuklarımıza ders dışında sorumluluk vermeyerek, daha küçük diye her işlerini üstlenmemiz doğru mu ?

Onlar bizim göz bebeklerimiz, kıyamadığımız, mutlu olsunlar  diye bir dediklerini iki etmediğimiz, ayağına taş değse taş altında kalmış gibi canımızın yandığı can parçalarımız.

 ‘’Çocuklarımızı hayatımıza değil, refahımıza ortak ediyoruz’’ demiş Erdal Atabek, ne kadar da doğru değil mi, gözlerinin içine bakıyoruz, daha birşey söylemeden ne istediklerini anlıyor hemen yapıyoruz, etraflarında pır dönüyoruz hiçbir şeyden eksik kalmasınlar diye her türlü imkanı sunuyor ve her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Hepimiz çocuklarımız için yapıyoruz bunları oysa uzmanlara göre , onlara  her türlü imkanı sunarak , hayatlarını kolaylaştırmamız onları hayata karşı güçsüzleştirip  beceriksizleştiriyor.

Özellikle büyük şehirlerde anne, baba, büyükanne, büyükbaba veya bakıcılar tarafından her türlü ihtiyacı karşılanıyor çocukların .

Kasaba ve köylerde büyüyen çocuklar , ya da kentte yaşayıp  babası çalışan, evde küçük kardeşi olup  evde bakıcıları olmayan çocuklar. İşte onlar ailenin refahına değil hayatına ortak oluyorlar. Erken uyanmayı, kardeşiyle ilgilenmeyi, kendi yemeyini kendi yemeyi, kıyafetlerini kendi giyip çıkarmayı, odasını toplamayı, susayınca kendı suyunu kendi almayı,sofra kurup toplamayı her şeyi çok küçük yaşta öğreniyorlar.

Küçük yaşta evde yapabileceği işleri görev edinen çocuklar da sorumluluk duygusu gelişiyor. Kendi kendine yeten, kendisine güvenen, kendisini güçlü ve başarılı hisseden çocuklar yetişiyor.

 

Minnesotta Üniversitesi’nin 25 yıl süren araştırmasına göre, erken yaşta ev işlerine katkıda bulunmaya başlayan çocuklar, ihtiyaçları anne-baba, dede-büyükanne veya bakıcı tarafından karşılanan çocuklara göre  çok daha başarılılar. Araştırmalara göre ev işleri çocuklarda başarı duygusu yaratıyor ve mutluluk veriyor. Ailenin parçası olduğunu hıssettirip, aile bireylerinin ihtiyaclarını anlamayı sağlıyor.

 

22 Şubat 2021 Pazartesi

ÇOCUKLARIMIZA HAKSIZLIK ETMİYOR MUYUZ?



Hayatımızın resmen değiştiğini hissediyorum, daha mutluyuz, daha neşeli, daha konforlu ve daha özgür...


Ve taşındığımızdan beri bir çok şey farkettim, çok şey öğrendim hatta bazı şeyler öyle gereksizmişki.


Eğer yağmur yoksa çocuklar bütün gün sokaktalar kirden yüzleri kararana kadar, oyuncak desen işte böyle odundan kılıç yapıp  müthiş mutlu oluyorlar. Sokakta komşu arkadaşlarıyla yerlere oturup uzun uzun sohbetler ediyorlar, mutfak camından izliyorum yüzleri hep gülüyor, hatta bazen aşırı mutlu görünüyorlar.

 Ellerinde tek bir oyuncak yok, herşey doğal , ya çalı çırpı toplayıp oyun kuruyorlar ya ellerindeki odundan sopalarla oynuyorlar ya bisiklete biniyorlar ya da sadece koşup eğleniyorlar.Bir bakıyorum kör ebe oynuyorlar, bir bakıyorum istop, bazen sadece koşuyorlar o uçtan o uca bazen de bisikletle ard arda turluyorlar.Ne telefon var ellerinde ne tablet, öyle tonla paralar verip aldığımız oyuncaklarınsa yüzüne baktıkları yok.


Neden biliyor musunuz?


Çünkü çocuklar doğal olanı seviyor,onlar için en mutlu anlar plansız, özgürce ve içlerinden geldiği gibi davrandıkları anlar. Kirlenmek, düşmek, yorulmak mutlu ediyor onları.


Özellikle şu pandemi döneminde hepimiz isyan ediyoruz, durmuyorlar, doymuyorlar, tablet telefon hep ellerinde, ne yapsak mutlu edemiyoruz. Oysa onların çocuk olduğunu, istedikleri tek şeyin “Çocuk gibi büyümek” olduğunu unutuyoruz.


Düşünsenize sizler bizler böyle mi büyüdük? 

Her fırsatta sokağa fırlamaz mıydık? 

Hatta gece karanlığında bile eve girmek istemezdik.

Şimdi kaç çocuk sokakta oyunla büyüyor?

Kaçı bisikletle yarış yapıyor arkadaşıyla?

Kaç tanesi oyun oynarken terleyebiliyor?


Maalesef çok az sayıda çocuk, çocuk gibi büyüyor. Sizce de biraz haksızlık etmiyor muyuz?

17 Şubat 2021 Çarşamba

Lal’e Mektup Deli Deli Kulakları Küpeli

 


Ah benim narin, hassas, düşünceli, kibar kızım 

Ne güzel büyüdün lokum kızım

Baksana kulaklarına küpeler taktık artık 

Ojelerim , rujlarım ,küpelerim hepsi benim olduğu kadar  senin artık

Biliyorum eteklerim, topuklu ayakkabılarım da çok hoşuna gidiyor 

Hem biliyormusun bende senin gibi annemin topuklu ayakkabılarını giyer, yerlere sürüye sürüye elbiselerine girer dolanırdım.

Sen bordo topuklu ayakkabımı çok seviyorsun ya hani giyip dolanıyorsun evde bende annemin siyah, deri, önünde fiyonk olan topuklu ayakkabılarını çok severdim. Onları giyer birde Nilüfer’in “Mor menekşe” şarkısını açar dans ederdim.

Senin söylediğin şarkılar genelde yabancı ama olsun ben sana “Mor menekşe” şarkısını da öğreticem söz...

Deli deli kulakları küpeli kızım benim 

Çok güzel büyüdün Lal’im benim...


17 Ocak 2021 Pazar

HYGGE MUTLU OLMA SANATI


 HYGGE 

Nasıl telaffuz ettiğinizin hiç bir önemi yok, işin özü “Mutluluk” olduğu ve mutluluğun tarifi de herkese göre değiştiği için “Hygge” kelimesinin telaffuzu da herkese göre değişebilir. Çünkü  ünlü  filozof Wİnnie_the_Pooh’un da dediği gibi “Mutluluğu telaffuz edemezsiniz onu ancak hissedersiniz”

Hygge, mutlu olmaktır. Sıcak bir ortam yaratma sanatı, manevi rahatlık, canınızı sıkan hiç bir şeyin olmaması, huzur veren şeylerden keyif almak, sevdiğin insanlarla birlikte olmak, kendini güvende, huzurlu ve mutlu hissederken bulunduğun ortamdan ve koşullardan keyif almak.

Bu kimi zaman bir fincan sıcak çikolata, kimi zaman bir şömine ateşi, güneşin batışı, sıcak tutan çoraplar, mum ışığı, kalın renkli kazaklar, koltuğa atılmış bir battaniye, loş ışık, lambalar ...

Genel olarak HYGGE, evde dekorasyonla evi ısıtmak, mutfakta sunumla keyifli sofralar yaratmak , sokakta sevdiklerinle birlikte olarak yaşadığın andan keyif alma sanatı.

Mesela bugün, herkes evlerinde, dışarı da hava buz gibiyken yanan bir soba ya da şömine ateşine karşı iki yudum kahve için, kapatın o göz alan ışıkları iki mum yakın gözünüz gönlünüz ısınsın , alın sevdiğinizi yanınıza girin bir battaniye altına dışarıda yağan yağmur ya da karı seyredin. 

En önemlisi telefon ve tabletten uzak durun. 



10 Ocak 2021 Pazar

Datça’da Yaşamanın Hakkını Vermek


Datça’da yaşamanın en güzel yanlarından biri Lal ve Can ile  dağ tepe gezerken kaybolmak, kaybolup yeni yollara girmek, her yeni yolun sonunda başka bir cennete düşmek.Burası da o cennet köşelerden biri, yazın keşfetmiştik, tekneden geçilmiyordu ıssız, sakin, kimselerin olmadığı ama teknelerin çoktan demir atıp keyfini sürdükleri bir cennet.

Bunun gibi öyle çok yer varki beni büyüleyen, aslında hepsini tek tek yeniden gezmek hepsinde yeniden kaybolmak istiyorum.Lal ve Can ile kışın yürüdüğümüz yolları birde baharda yürümek istiyorum ama çok yaz gelmeden, havalar ısınmadan, badem çiçekleri açınca mesela .

Çok özeniyorum dağ tepe tırmananlara biz en fazla Kargı’nın tepelerine tırmanmıştık geçen kış hatırladınız mı?Hatta eşşeklere çantamızdaki salatalıklardan vermişlerdi. 




Çocuklarla yürümek zor sanırız ama tam aksine öyle müthiş bir enerjileri varki hiç yorulmuyorlar, yorulunca iki adım otursak hemen enerjiler fulleniyor. içlerindeki merak duygusu ve keşfetmenin verdiği mutluluk onları resmen destekliyor sanki arkalarından itiyor, siz yorulur dönerler sanıyorsunuz onlar tam tersine yorulmak bilmiyorlar. 

Artık iyice büyüdüler, bu sene  tepelere tırmanmayı deneyebiliriz diye düşünüyorum.Şu ev işlerimiz hafiflese, yağmurlar dinse, hava düzelse, bahar gelse badem çiçekleri açsa. Baharda bir deneme yapalım istiyorum inanılmaz keyif alıyorum onlarla yeni yerler keşfetmekten,bir kere keşfedip sonra bir daha bir daha gitmekten.O yürüyüşlerdeki sohbetleri, soruları, doğaya olan ilgileri merakları çok büyük keyif veriyor.

Madem tam Datça’lı oluyoruz, burada yeni bir hayat kuruyoruz o zaman  bundan sonra daha çok yürüyüp, daha çok gezip keşifler yapıp burda yaşamanın hakkını vermeliyiz.

Aklımdaki yürüyüş rotaları ve sizlere de göstermek istediğim bazı yerleri buraya not ediyorum;

•Aktur Tepe

•Hayıtbükü Tepe

•Gabaklar Koyu

•Karaincir 

•Belki Perili Köşk Adası

•Börtübet

•İnbükü

•Emecik

Yaz gelmeden gördüğümüz heryer bize kar, bakalım neler görüp nereleri keşfedeceğiz.

Sevgiler...

Nermin Merve Bozdoğan 

6 Ocak 2021 Çarşamba

HYGGE



HYGGE kelimesini hiç duydunuz mu? 

Peki nedir HYGGE?

Ben ilk duyduğumda çok merak ettim ve hemen kitabını alıp okumaya başladım. 

HYGGE ; Danimarkalıların Mutluluk Sırrı 

Dünya’nın en mutlu insanları Danimarkalı’lar.

Kime ve neye göre diyorsunuz biliyorum. Hemen söylüyorum, merkezi Danimarka’da bulunan Mutluluk Araştırma Enstitüsü’ne göre.

Avrupa Sosyal Araştırmaları’na göre de Avrupa’nın en mutlu insanları yine Danimarkalılar

Peki Nedir bu sır? 

Neyi farklı yapıyor olabilirler?

Gerçekten mutlular mı?

Mutluluk ölçütleri nedir ? 

Dünya’da en çok vergi veren ve yılın çoğu kötü hava koşullarıyla geçen bir ülkede insanlar nasıl bu kadar mutlu  olabilir? 

Ve benim en çok merak ettiğim şey; bizde bu mutluluk sırrını çözüp hayatımızın olumsuz yönlerini değiştirebilir miyiz?

Yeni yılda kendime birçok söz verdim, daha çok okuyacak, daha çok öğrecenek ve daha çok paylaşacağım. HYGGE bunlardan biri

Var mısınız gelecek yazılarımda hep beraber HYGGE’yi öğrenelim .

Sevgiler

Nermin Merve Bozdoğan 


3 Ocak 2021 Pazar

Yeni Yılın Yeni Adımlar


Yılın ilk pazartesisi , geçen Pazartesi’den var mı  bir farkı sizin için?

Yeni yıl yeni yıl işte geldi yeni bir yıl peki ne değişti? 

Yeni yılın gelişiyle hayatımız değişiyor mu?

Bundan 4 gün önce nasılsa  bugünde aynı değil mi?

Bence değil, 

Ben bu yıl  kendimi daha iyi hissetmek için kendime sözler verdim ve bugün başlıyorum uygulamaya. (Geçen sene verdiğim sözleri tutamamış olsamda bu sene kararlıyım) Yenilik ve değişim içimizde, biz istersek her gün yeni birgün aslında. Ama yeni bir yıl yeni kararlar almak için, yeni hedefler koymak için , kendimizi hayatımızı gözden geçirip değişiklikler yapmak için bence en güzel zaman.

Yepyeni bir yıl, tertemiz bir sayfa bugün alacağınız ufacık bir karar bile yıl sonunda size “2021 başkaydı” dedirtebilir.

Mesela ben ,

•Bugüne başka uyandım,

•Hergün en az 2 litre su içeceğim

•Daha az televizyon izleyeceğim

•Daha çok yazı yazacağım

•Hamur işini azaltacağım

•Hergün 10 dk çocuklarla dans edeceğim 

•Belki pilatese başlarım bahara doğru

•Hergün en az 10 safya kitap okuyacağım

•Daha erken kalkacağım

İhtiyacımız olan bütün istek ve güç içimizde, sizde bugüne size iyi gelecek bir yenilikle, yeni bir kararla başlayın göreceksiniz hayatınız değişecek.

Sevgiler

Nermin Merve Bozdoğan