29 Mayıs 2017 Pazartesi

Limon Ağacı


Size harika bir mekan önerim var.

Bozburun'da gezerken, sahilde şirin mi şirin bir dondurmacı göreceksiniz, öyle sıra beklemek zorunda kaldığınız, kalabalık ve çok çeşitli dondurması olan yerlerden değil.

Cıvıl cıvıl masalarını, pötikare masa örtüleriyle süslemiş, sardunyalarıyla kendinizi cennette hissedeceğiniz, sıcacık ve çok şirin bir cafe.


Kendi yaptıkları dondurmaların tadı hala damağımda. Evet 20_30 çeşit dondurma yok belki ama hepsine bin basacak el emeği tadları var. Tıpkı çocukluğumda yediğim dondurmalar gibi kokusu var.


Biz havasına bayılıp oturduk, dondurmalarımız bitince yeniden sipariş verdik. Eminim sizlerde bu güzellikte dondurma yeme keyfini kaçırmak istemezsiniz.

Hele birde çocuklarla geziyorsanız, onlarında keyifle dinlenip soluklanacağı ve güvenle yedirebileceğiniz dondurma molasıyla yola devam etmek kesinlikle daha keyifli olacak.

Keyifle dekore edilmiş bir mekân, güler yüzlü hizmet ve o gerçek dondurma tadı. Bence küçük detaylara hiç  gerek olmayan Limon Ağacı'n da mutlaka dondurma yemeli bu havayı solumalısınız. 


Bozburun'a giderseniz Limon Ağacı' n da bizler içinde birer top limon yemeden kalmayın.

Afiyet olsun...


24 Mayıs 2017 Çarşamba

Babalarını Özleyen Ikizler



Lal ve Can, doğduğundan beri, yazları Datça' da geçirerek büyümeleri, babalarının hep hayaliydi.  Ben, "Hayatta bırakamam, dayanamam" derken. O," Onlar icin ben dayanırım" derdi. Burda apartman dairesinde yaşayıp, site duvarları içinde yaşamaktansa, orda bahçeli bir evde, bağ bahçe, toz toprak, deniz kum hem sağlıklı hem de keyifle büyürler diye beni ikna etmeye çalışırdı.

Benim iş hayatını bırakıp tam zamanlı anneliğe geçmem, annemin Datça ya yerlesmesi bu hayalin gerçekleşmesine sebep olunca başladı baba oğul ve baba kız özlemleri.

Her akşam yatınca, Can mutlaka telefonu alıp "baba " diyor, babayla konuşmadan uyumaz olduk. Açıyoruz megafonu,ikisi birden konuşuyorlar. Baba, gel,peti al, mama getir, babay, tamam ve bir sürü öpücük gidip geliyor aralarında.

Gündüzleri de görüntülü arayıp hasret gideriyorlar, telefonu öpüyorlar görüntü gelir gelmez,başlıyorlar dans etmeye, şımarmaya. Hayran hayran izliyorum babalarına olan sevgilerini ve görünceki sevinçlerini.


En fazla 20 gün ayrı kaldılar, yolcu ederken Lal, hiç etkilenmiyor gibi ama Can, anlıyor ve baba deyip sakinleşiyor içim sızlıyor o zamanlarda ama hiç ağlamadan el sallayarak yolcu ediyoruz. Çünku baba, para kazanıp mama alıcak hemen gelecek.

Gelmesine 2 gün kala başlıyoruz gün saymaya, bir önceki gün "Yarın kim gelcek?" dediğimde hemen "Babaaaa" diye çığlık atıyorlar. " Ne getirecek" dediğim de de "Peti, mama, top (oyun hamuru) ,kipat" çünkü baba para kazanıp, mama almaya gidiyor ve bize gelirken mamalarla  sürprizler getiriyor.


Ve özlemin bitip, kavuştukları an bayram gibi geçiyor. Görür görmez başlıyor çığlıklar atılmaya, ikisi birden kucağına atlıyorlar nasıl güzel nasıl sevgi dolu bir kavuşma yaşıyorlar kıskanıyorum doğrusu. Ben 24 saat onlarla olduğum için bana böyle sarılmak, boynuma atlamak yok tabi :)

Babaları gelince herşeyi babayla yapmak istiyorlar, utanmasalar beni uzaklastıracaklar evden. Babaları giydirsin, babalarıyla uyusunlar, babalarıyla oynasınlar, babaları tutsun ellerinden benim, anneannenin, dedenin pabuç damda.


Her anı dolu dolu geçiriyorlar, çok özlüyorlar ama biraraya gelince öyle mutlular ve öyle kahkaha dolu ki her anları, izlerken onlar gibi bende mutluluktan uçuyorum.Acısını çıkarıyorlar ayrı geçen hergünün.

Bir öpücük diye kendimi yırttığım Lal hanımın babaya cilvelerine, durup durup öpmelerine bayılıyorum.


Babalarını özlüyor olsalarda, onlar çok şanslılar cünkü birlikte oldukları her anı oyunla, sevgi yumağı olup boğuşmakla, sarılıp kahkahalar atmakla geçirebildikleri bir babaları var.


23 Mayıs 2017 Salı

ANNELER VE ANNE ADAYLARI! GELECEKTEKİ SİZE MEKTUP GÖNDERMEYE HAZIR MISINIZ?



Arçelik’in gözünde tüm anneler kraliçedir.
Anneler günü’nüz kutlu olsun!
Anneler ve anne adayları!
Gelecekteki size mektup göndermeye hazır mısınız?
Bu sayfadan gelecekteki bir güne mektup yazın, hem bugünden geleceği düşünmek için kendinize zaman ayırın hem de kendinize gelecekten bakma imkanı yaratın. “Anneyim” ya da “Anne olacağım” butonlarından birine basın. Mektubu doldurun. Gelecekte bir tarih belirleyin. Size o tarihte kendinize yazığını mektubu gönderelim.

İnsanın düşünceleri her gün değişiyor. Hele ki anne olmak insana bambaşka bir duygu kazandırıyor. Bu mektubu göndererek bugünkü hislerinizi gelecekte de hatırlamak ve geçmişteki hislerinizle o günkü hislerinizi karşılaştırma fırsatı bulacaksınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

"Anne Olmadan Anlayamazsın" Derlerdi Doğruymuş...





Annem...

Tek bi gerçek vardır hayatta ANNE...
Aldığın Ilk nefese şükredip, yaradana teşekkür eder,
Varlığı kadar bir gerçekse; hayatında senden daha önemli hiçbirşey olmayışıdır.
Sakın inanma yar'ın "Senin için ölürüm" lafına,
Bir annen verir canını beklentisiz, hemde sebepsiz bir gülüşüne.
Evet bir gülüşün için  vazgeçer kendi gülüşünden,
Ama bir damla gözyaşın için okyanuslar doldurur yaşlarıyla umursamadan.
Güçlüdür annen ,hiç belli etmez gözyaşlarını ama unutma senden çok üzülür acına.
Annen yanındaysa korkma yaşa dolu dolu.
Hatada yapsan, telafisi olmayan yaralarda açsan hayatında,
Annen ne yaralarını taze tutar ne de hatalarını hatırlar.
Korkma hayatının her döneminde yarış, başarılı olmak için koş durmadan.
Annen varsa, yenildiğinde bile çabanla övünür keşkeler duymaz vazgeçmezsin.
Daima en iyi olmak olsun hedefin,
Bırak çekemesinler, birinciliğine engel olmak istesinler,hep nazar etsinler.
Seni dualarıyla koruyan bir annen varsa bilki ne birinci olursun ne  sonuncu,
Eğer senin için dua eden bir annen varsa, en hayırlısı gelir başına hep şükret.
...
Başıma gelen,alnıma yazılan her sevince,her acıya,her ayrılığa,her mutluluğa şükürler olsun...
Herşeye rağmen Annem yanımda daha ne olsun...

Henüz anne olmadan, anneme yazdığım son yazım. Ne kadar azmış onun hakkinda bildiklerim, meğer ne zormuş anne olmak, evlat büyütmek...

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Lal ve Can T.C.G Gaziantep Savaş Gemisi Ziyaretinde


Iki gündür Datça kıyılarında duran savaş gemisinin, bizlerin ziyaretine açık olduğunu duyunca hemen ziyarete gittik. 


Kıyıdan ilk gördüğümüzde bizi bile ürketen savaş gemisine yaklaşınca Can, büyüklüğüne şaşırıp "vaaaauvvv" diye heyecanlandı ve biraz sonra o devasa gemide, minicik ikizler elele gezmeye başladılar.


Motordan gemiye subayların kucağında çıkan ikizler, geminin helikopter pistine çıktıklarında şaşırıp hayranlıkla incelediler, neredeyiz der gibi bakıyorlardı.

Biz, büyüdüklerinde hatırlamasalarda, anılarında kalsın diye gittik ve tabiki her anlarını ölümsüzleştirdim.


Bu yazıyıda onlara hitaben yazmak istedim.

Lal ve Can, bugün siz 15 sene önce Amerikalılardan aldığımız " TCG Gaziantep " isimli savaş gemisindeydiniz.


Subay abileriniz, anneanneniz ve dedenizle size gemiyi gezdirdiler, öyle uslu ve dikkatle gezdinizki hayran kaldık o minicik bedenlerinizdeki kocaman akıllarınıza.







Gezinin başlangıcından sonuna kadar sizlere özel ilgi gösterdi subay abileriniz, en kritik noktalarda bizden alıp sizleri kucaklarında taşıdılar, kimi oğluna olan özleminden bahsetti sizle yaşıt olan, kimi size şapkasını verdi "Kimbilir birgün belki sende subay olursun, anın olsun" derken.





Bugün ziyaretimizde bize eşlik eden ve Lal ile Can'a  sevgiyle yaklaşıp, onlarla özel ilgilenen tüm subaylarımıza sonsuz teşekkürler...

Datça'daki son günleriydi, istikamet "Doğu Akdeniz" dediler.Allah hepinizin yolunu açık etsin, tüm kötülüklerden korusun ve tez zamanda sağsalim sevdiklerinize kavuştursun.

16 Mayıs 2017 Salı

Şık Mutfaklar İçin Ankastre Renkli Buzdolabı

Siz de ankastre renginin mutfaklara çok yakıştığını düşünenlerden misiniz? Bu yıl ankastre renklere ilgi çok fazla: Gümüş grisi bu renk, mutfaklarda hakikaten güzel duruyor ve bulunduğu her ortama değer katıyor. En çok da buzdolabı modellerine yakıştığını düşünüyorum, ankastre renkli buzdolapları mutfakların gerçekten de havasını değiştiriyor. Bu nedenle Uğur Soğutma’nın UES 585 D2K NFI A++ isimli buzdolabı modelini görür görmez sipariş etmeye karar verdim: Ankastre renginin en şık tonunu kullanıyor.


Sevdiğim bir renge sahip olması, tek tercih nedenim değildi elbette. Uğur Soğutma’yı gayet iyi tanıyorum, 60 yıldan fazladır derin dondurucu modelleri ile soğutucu cihazlar üretiyor. Açıkçası, bu sektörde rakibi olduğunu düşünmüyorum ve buzdolabının da bir soğutma uzmanından alınması gerektiği kanaatindeyim. Hem markayı, hem de ankastre rengini görür görmez satın alma kararı vermem bundan kaynaklanıyor. Buzdolabını yaklaşık 3 aydan bu yana kullanıyorum ve izlenimlerim şöyle:


İç hacmi 585 litre ve fazlasıyla yeterli geliyor. Açıkçası bu büyüklükteki bir iç hacmi, çoğu marka ancak en üst düzey ve en pahalı modellerinde sunabiliyor. ’da ise standart geliyor! Buzdolabı içerisindeki şeffaf sebzelik bölümü özel, zira nem kontrolü yaparak sebzelerin daha uzun süre taze kalmasını sağlıyor. Ayrı bir “0 derece” bölümü de var, süt ve et ürünlerini bu bölüme koyarak kullanım ömürlerini uzatabilirsiniz.



Buzdolabının no-frost özelliği var ve dondurucu bölmesinin kapasitesi tam 97 litre. Çoğu aile için fazlasıyla yeterli olacak bir kapasite bu. Isı kontrolü tamamen otomatik, bu da maksimum seviyede enerji tasarrufu yapmasını sağlıyor. Dış kapağı üzerinde bir LED gösterge var, hem çok şık duruyor ve hem de kapağı açmadan buzdolabı kontrollerine ulaşmanızı sağlıyor. Buzdolabını geceleri de kullanmayı sevenlerdenseniz hiç merak etmeyin: LED aydınlatması, toplam 5 adet temperli cam rafı mükemmel bir şekilde aydınlatıyor. Fiyatının çok üzerinde özellikler sunan UES 585 D2K NFI A++ modelini satın aldığım için çok mutluyum, mutfağım hem çok daha şık bir hale geldi ve hem de çok kaliteli yeni bir buzdolabım oldu! https://satis.ugur.com.tr/item/ues-585-d2k-nf-a/100030 adresinden siz de sipariş verebilir, ödemenizi 12 taksit halinde yapabilirsiniz.


Bir boomads advertorial içeriğidir.

15 Mayıs 2017 Pazartesi

Cherek's Kolluklarla Deniz Daha Keyifli Yüzmek Daha Kolay



Almanya'da üretilen Cherek's kollukların en büyük özelliği, çocuklar hiç hareket etmeseler bile, başlarını su seviyesinden 17 cm yukarıda tutarken, vücutlarını dengede tutması ve tüm kasların çalışmasını sağlaması.

Çocukların başlarının su seviyesinden yüksek oluşu, onlara güven verirken, vücutlarının dengede duruşu zorunlu değil istedikleri gibi hareket etmelerini sağlıyor. Böylece denizde ya da havuzda, kolluklarla su üstünde durabilmek için çırpınmak yerine keyifle suyun tadını çıkarıyorlar.


Lal ve Can, zaten denizi sevdikleri için kolluklarla denizi daha çok sevdiler çünkü daha 2 yaşında olmalarına ve hiç yüzme dersi almamalarına rağmen annelerine  sadece ayak çırparak gelebiliyorlar. Bu onlar için büyük bir adım, "Afferin yüzüyorsunuz" diyerek teşvik etmemizle daha da hevesli ve istekli davranıyorlar.




Cherek's çocuklara güven verirken, aynı zamanda yüzmeyi hızlı oğrenmelerine de destek oluyor. Lal ve Can şimdilik ayak çırparak ilerleyebildiklerini ve vücutlarını suya paralel tutmaları gerektiğini öğrendiler bence gayet hızlı ilerliyoruz. Tüm bu hareketleri denizde kolluklarla deneyimleyerek, evdeki minik havuzumuzda kolluksuz yapıyorlar.

Tüm Avrupa'da 35 yıldır kullanılan Cherek's kollukları çocuklarınıza güvenle alabilirsiniz çünkü, kollukların yapımında, çocukların cildine  zarar verici madde kullanılmayıp, imalat sonrası tüm testleri yapılıp Ce sertifikası alınmış olarak sizlere teslim ediliyor.

Cherek's kollukların, şişmemiş hali bile şiş durduğundan, alırken tek düşüncem nasıl muhafaza edip nasıl taşıyacak olmamızdı. O da düşünülmüş, özel çantaları içinde gönderilip, çantalarında muhafaza edebiliyorsunuz. Hatta Myminibaby derki "Kollukları çocuklarınızın taşımasına teşvik ederseniz, sorumluluk vererek özgüvenlerini arttırıp, yüzmek için teşvik edebilirsiniz."

Her ayrıntı düşünülerek yapılan, teslimat sürecinde bile özel ilgiyle müşteri ilişkisi kuran My Mini Baby' nin bu ürününü kesinlikle tavsiye ediyorum.

Yaz tatili geliyor, bence sizlerde hiç vakit kaybetmeden siparişlerinizi verip, çocuklarınızla denizin keyfini ikiye katlayabilirsiniz.


Deneyimlerimizi takip etmek için instagram kullanıcı adımız ➡️ lalcanbozdogan

Sipariş için ➡️  www.myminibaby.com


7 Mayıs 2017 Pazar

Bu Yaz Eğlenceli Geçecek Gibi


Datça'da havalar iyice ısınınca artık denize oynamaya, deniz kıyafetlerimizle gidelim dedik. Lal ve Can soğuk havalarda bile çaktırmadan denize girdikleri için "sezonu açalım, madem istiyorlar girsinler bakalım artık." diyerek Datça'nın turkuaz koylarına yöneldik.

Daha evde giydiler mayokinilerini, şortlarını. Bir heyecan bir mutluluk. Evden nasıl çıktık bilmiyorum.


Denize gittiğimizde su önce serin geldi tabi.



Önce birkaç alıştıma ile  kendilerini suya hazırladılar, sonra taş atma, su alma bahanesiyle yavaş yavaş suyun içine girdi ikizler.


Kumda oynadık, kendimize havuz yaptık, doldurduk boşalttık, kendi yaptığımız havuzun içine girdik çıktık.

Büyüyorlar! Artık kumdan kaleler yapabilir, deniz kenarında koşabilir, birbirimizi ıslatabiliriz. Bu yaz çok eğlenceli geçecek gibi.