23 Ocak 2020 Perşembe

Kar Tatiline Bugünlerde Gitmeyin


Geçen sene Kar Tatiline Gidilecek En Güzel Zaman diye bir yazı yazmıştım ama ne zaman gidilmez diye yazmamışım. Hafta sonu yaşadığımız hayal kırıklığından sonra bu yazıyı yazmak şart oldu.

Uludağ'a ilk gittiğimde henüz lise'deydim. Annemle gitmiş, kar topu oynamış, telesiyejle zirveye çıkıp sıcak sıcak çaylar, kahveler içmiştik.Ama kayak yapmamıştık hatta yeltenmemiştik bile o zaman kayak yapmak çok zor gelmişti bize.İşte o gün bugündür içimde bir Kar Tatili sevdası oldu hep.Sonra evlendikten sonra eşimle de gitmeye başladık, arada eşimi satıp annemle gittiğimde oldu yani hemen hemen her yıl gidiyorum Uludağ'a ve gide gide bir çok şey öğrendim.

Mesela hangi tarihlerde gidilmeli?
Ne zaman gidersen kalabalık?
Ne zaman gidersen karlar el değmemiş gibi yumuşacık tertemiz?
Ne zaman gidersen karlar buza dönmüş çığrından çıkmış?

Eğer Uludağ ya da Kartepe'de keyifli bir Kar Tatili geçirmek istiyorsan,

*Hafta sonu gitmemelisin çünkü haftasonları günübirlik gelenler çok fazla oluyor. Kartepe, İstanbul'a yakın diye arabayla gelenler oluyor daha zirveye çıkmadan başlıyor trafik, kalabalık, izdiham.Aynı şekilde Bursa'dan da teleferikle gelenler oluyor günü birlik teleferik kuyruğu bile bitmek bilmeyen bir çileye dönüşüyor.

*Sömestre tatilinde gitmemelisin çünkü yazın nasıl çocuklar yaz tatiline gidiyorlarsa, sömestre tatilinde de aileler çocuklarını kar tatiline götürüyorlar. E herkes aynı dönemde tatile çıktığı için oteller full doluyor, pistler çok kalabalık oluyor üstelik otel fiyatları o dönemde 3-4 katına çıkıyor.

*Festival zamanı gitmemelisin, özel şirketlerin düzenlediği festival ve programları saymazsak belediyelerin düzenlediği festival zamanları gitmemelisin çünkü duyan duymayan, bilen bilmeyen herkes geliyor.Bilinçli insanları ayrı tutuyorum ama bilinçsiz insanlar pistleri ne yazıkki yanlış kullanıyor,etraf pislik içinde çöp yığınlarıyla doluyor.Yollarda mangal yakıp çöplerini bırakanlar,şişeler, poşetler vs vs

*Tatil bitişlerinde gitmemelisin,sömestre, yılbaşı,haftasonu tatil günlerinde kalabalıktan karlar eziliyor ve o bembeyaz, yumuşacık karlardan eser kalmıyor. Ama hemen bozmayın moralinizi 1-2 gün içinde hemen eski halini alıyor ve heryer yine bembeyaz, tertemiz, yumusacık karlarla doluyor.

Peki ne zaman gidilir kar tatiline diyorsanız da ; aşağıya da Kar tatiline gidilecek en güzel zamanlar yazımı linkledim, tıklayarak okuyabilirsiniz.

Kar Tatiline Gidilecek En Güzel Zamanlar 

MONTESSORİ VE MATEMATİK



Maria Montessori'ye göre Matematik bilen çocuk ;
Kolay ve hızlı öğrenir.
Matematik alt yapısı olan çocuğun beyni düzenlidir ve öğrendiklerini rafa dizer, ihtiyacı olduğunda kullanır.Matematik bilmeyen çocuk ise, bilgilerini çuvala atar gibi doldurur ve gerektiğinde arar durur.
Maria Montessori, yaptığı araştırmalarda , matematik bilen çocukların her konuda daha başarılı olduklarını ve matematik bilgileriyle her konuda daha kolay yol aldıklarını gözlemliyor. Ve bu yüzden materyallerini yaratırken ve eğitim düzenini kurarken metametiği önemseyip ona göre tasarımlar yaratıyor.

22 Ocak 2020 Çarşamba

Kartepe'de Polyannacılık Oynadık


Biz bu haftasonu son dakika planları yapıp, sonra hesaba katmadığımız detaylar yüzünden hüsranla iptal ettik tüm planlarımızı. Birgün  Kartepe'ye gidelim diye konuşmuştuk daha önce ama planlamamıştık ne zaman gideceğimizi. Bu cuma dedik hadi gidelim, cumartesi sabahı aksilik üstüne aksilik yaşasakta geç saate kalmış olsak ta hazırlandık çıktık evden. Çocuklar çok sevindiler, hemen heveslendiler kar da kar kayakta kayak diye. Eee haklı çocuklar çünkü ben bile girdim hemen kayak havasına, kar montlarımız, kar botlarımız, eldivenler, kar pantolonlarımız herşeyi hemen hazır ettim.

Ama birçok detayı hesaba katmamışız plan yaparken.

Sömestre tatili, hafta sonu, yılın ilk karlı günleri en bombası da gittiğimiz gün ''Kar Fest'' varmış.Böyle bir günde hiç dağa çıkılır mı, çıkamadık tabi ki, neredeyse 15 dakikayı buluyordu 
hareketsiz beklediğimiz anlar. O nasıl bir kalabalık, o nasıl bir trafik yarı yoldan geri döndük vallahi. 




Ama çocuklar kar diye diye çıktı evden, yol boyunca '' Daha gelmedik mi? Ne kadar kaldı?'' deyip durdular gel de anlat şimdi durumu. 



Bizde uygun bir yer bulup çektik arabayı kenara daldık ormanın derinliklerine, hiç ayak basılmamış karlarda yürüdük, yuvarlandık güle oynaya.




2020’nin ilk kardan adamıyla hatıra fotoğrafı bile çektirdik.

Çokta güzel oldu, eğer dönmeyip o kalabalıkta zirveye çıksaydık eminim ne oynayacak kar, ne yuvarlanacak boş alan ne de ayak basacak yer bulamayacaktık.Geçen sene yazmıştım Kar Tatiline Gidilecek En Güzel Zamanları demekki en kısa zamanda Kar Tatiline Gidilmeyecek Zamanları da Yazmalı kendimiz de okumalıyız...

9 Ocak 2020 Perşembe

Çocuklar Süt Sevmiyor mu?



Dün bir arkadaşıma çaya davetliydim. Öğleden sonra olduğu için çocukları evdeydi. Ben de giderken onların sevebileceği ‘zararsız’ ve lezzetli bir şeyler almak istedim. Ufak tefek atıştırmalık yiyeceklerin yanında marketten en sevdiğim markanın ambalajlı sütünü aldım. Bizim evde çok tüketildiği için sütü artık otomatik alıyorum hiç düşünmeden.


Evlerine gittiğimde arkadaşım torbaları boşaltırken sütleri kendime aldığımı sanınca bayağı şaşırdım. Meğer çocukları süt “sevmezmiş”. Bu aslında onun dediği tabii ama orada bir şey demeden, evde bal, kakao gibi tatlandırıcı bir şeyler olup olmadığını sordum. Kakao poşetini elime aldım ve annemin hazırladığı kakaolu sütü hazırlamaya giriştim.

Benim düşünceme göre, çocuklar bir gıdayı, bir yiyeceği sevmediğinde bu gerçek fikir değil, bir etkilenme veya zorlanma sonucu oluyor. Yani çocuğu yemesi veya içmesi için zorlarsan o çocuk o gıdayı bir daha tüketmeyebiliyor. O yüzden çocukları serbest bırakmak, sıkmamak, o gıdayı farklı türde onlara sevdirmek lazım.

Kakaolu sütlerini ve atıştırmalıklarını hazırlayınca onları çağırdım ve sütle ilgili bir hikaye uydurdum hemen. Sonuç belli; sütlerini bayılarak içtiler. Konu neyi yaptığınızdan çok nasıl yaptığınız. Pazarlamanın önemini buradan anlıyor insan. Arkadaşım şaşkın tabii.
Sohbet ettiğimizde ise çekinerek ambalajlı sütleri pek kullanmak istemediğini söyledi. Nedenini sorduğumda ise besin değeri düşük olduğunu söyledi. Bunu da araştırmadığını, tamamen kendi fikri olduğunu söyledi. Gel bakalım o zaman dedim. Dedikodu yapacağımıza, magazin konuşacağımıza bunu araştıralım dedim. 1-2 saat gezindik yerli ve yabancı sitelerde. Çıkan sonuçlar ise onu şaşırttığı kadar beni de şaşırttı zira bilmediğim bir sürü şey öğrendim. Bu vesileyle arkadaşıma da teşekkür ederim yeni şeyler öğrenmemi sağladığı için.

İlk olarak ambalajlı sütler, şu an ortalıkta gezen çiğ sütlere göre denetimli ve kontrollü olduğu için kesinlikle ama kesinlikle daha güvenli ve sağlıklıymış. Ambalajlı sütler, ısıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği’ne uygun ısıl işlem geçirirler ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylanan tesislerde üretilirmiş.



Isıl işlem, dünya çapında tüm sütlere uygulanan bir yöntemmiş meğer. Bunun amacı, insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenlerin tamamen uzaklaştırılmasıymış. Ayrıca besleyiciliğinden ve içeriğindeki vitaminlerinden de herhangi bir kayba uğramazmış. Yani arkadaşımın fikri yanlışmış. Araştırmasak, sorgulamasak yanlış bir fikre inanmaya devam edecekti.

Bu arada aranızda çiğ süt kullanan varsa diye çok ama çok önemli bir bilgi eklemek istiyorum. Çiğ olarak tüketime sunulan açıkta satılan sütler biliyorsunuz sokakta, dükkan önlerinde, mağaza kapılarında filan satılıyor. E tabii soğuk zincir de hak getire! Bu sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde toplam bakteri yükü artıyor. Bu zararlı mikroorganizmaların uzaklaştırılması amacıyla evlerde kontrolsüz bir şekilde uzun süre kaynatılıyor ve bu yüzden vitamin-mineral kayıpları ambalajlı sütlere göre daha fazla oluyor.

Aman diyeyim her yerden süt almayın, çiğ süt almayın, denetimden geçmeyen sütü doğal sözüne kanıp eve sokmayın. Çocuklarınızı da onu sevmiyor, bunu sevmiyor diye şartlandırmayın. Sadece neyi nasıl sunacağınızı bilin ve çocuğunuza, yeni şeyler denemesi ve sevmesi için her zaman şans verin. Hepimize örnek ve ders olsun bu deneyim.


Bir boomads advertorial içeriğidir.

8 Ocak 2020 Çarşamba

Hedefe Giden Yolda Planlama İşe Yarar mı?


Blog yazmaya başladığımdan beri her yılın sonlarına doğru kendime gelecek yıl için yeni hedefler koyuyorum ama ne yazık ki hep sekteye uğruyor.Yılmadan daha programlı, daha sistematik çalışmaya niyetlendim her yeni yılda ama bir türlü olmadı olmadı olmadı.İkiz annesi olmak deyin, yardımcısız ikiz çocuk büyütmek deyin, çocuklarla doya doya vakit geçirmek için deyin, her şeye yetişmeye çalışmak deyin, ev işleri deyin, gezmek tozmak deyin ne derseniz deyin ama her nedense hiç istediğim gibi asılamadım şu blog yazılarıma. Milyon tane fikir geldi öteleye öteleye unuttum gitti bir çoğunu. Bu sene katıldığım Ebevynlik Zirvesinden sonra dedim bu sefer bol bol yazmam lazım elimde paylaşacak bir sürü bilgi var ama olmadı yine hepsi bende kaldı.Öyle böyle derken 4 yılı devirdi sevgili bloğum.
Ben  bu sene farklı bir yol deneyeceğim.Bu haftayı da kendime milad kabul ediyorum, sanki 2020'ye yeni başlamış gibi kolları sıvadım ve bu senenin uğuruna inanarak hedeflerimi planlamaya başlıyorum. Belkide planlamadığım için hep kaldı aklımdakiler, şimdi kendime haftalık planlar hazırlıyorum. Ve ne yapıp edip bu planlamama uyacağım dair kendime söz veriyorum.
Peki sizce Hedefe giden yolda planlama yapmak gerçekten işe yarar mı?

MONTESSORİ PEDAGOJİSİ





Montessori Pedagojisinde önemli olan, çocukların daha kolay, daha hızlı ve daha basit öğrenmeleridir.

Montessori bir Pedagoji bilimi  olup, kuralları ve ilkeleri vardır.

Kabul edilen ilkeler ve kurallara uyulduğu taktirde, ölçülebilir ve öngörülebilir sonuçlar doğurur.

Montessori Pedagojisi'nin temelinde davranışlar yatar. Biz birçok konuda bilgi sahibi de olsak eğer karşımızdaki kişide bir karşılığı yoksa sahip olduğumuz bilginin bir geçerliliği yoktur. Önemli olan  ne kadar bildiğimiz değil, karşımızdaki kişiye ne kadar öğretebildiğimizdir.Dolayısıyla Montessori Pedagojisine göre, karşımızdaki kişiye göre davranış,üslup,materyal kullanılmalıdır.

Eğer kullandığımız üslup karşımızdaki kişiye uygunsa daha çabuk ve daha kolay öğrenir.

Montessori Eğitmeni
Nermin Merve Bozdoğan

5 Ocak 2020 Pazar

Datça’da Kendini Kaybetmek

Yağmurlu, şimşekli ve fırtınalı bir pazar gecesiyle yılın ilk haftasonunu kapatıp, yeni haftaya güneşle, ışıl ışıl uyandık.Datça öyle güzelki kendimi hep bırakıyorum burada, kitap alıp salıncağa oturuyorum ya da bilgisayarı açıyorum ama o esen hafif rüzgarın uğultusu, kuşların cıvıltısı izin vermiyor iki satır birşey okumaya ya da kendimi kapatıp yazılarımı yazmama. Aslında tam yazı yazılacak bir yerdeyim, sakin sessiz, doğa, kuşlar ama İstanbul beni öyle yormuşki burada her anın tadını çıkarmak istiyorum. Şimdi düşünün, bilgisayarı açtınız, önünüzde bu manzara kim dalıp gitmezki, kim duyarsız kalabilirki bu manzaraya ?? Duyarsız kalınabiliyor olsaydı masaüstüleri bu manzaralarla dolmazdı değil mi...

2 Ocak 2020 Perşembe

2020 Dileklerim

Yeni yıla sayılı günler kala sizinle 2020 dileklerimi paylaşmak istedim. En en en başta sağlık diliyorum. Bugünümü aratmayacak kadar sağlıklı geçsin yeni yıl, evlatlarımın, eşimin, benim, annemin babamın, ikinci annemin babamın, tüm sevdiklerimin sağlıkla geçireceği bir yıl diliyorum. Lal ve Can ile birlikte bol gezmeli bir yıl diliyorum . Eşimle birbirimize daha daha kenetlendiğimiz, nazarlardan uzak müthiş bir yıl diliyorum. Annemi ve babamı yanı başımda diliyorum hayatımın her anında olduğu gibi. Hiç bir kayıp yaşamadan daha da kalabalık bir yılgeçirmeyi diliyorum. Datça’daki hayallerimizi gerçekleştirmeyi diliyorum. Ve en büyük hayalim, bu yıl artık kitap yazarı olmayı diliyorum. Bir de sizlere tüm dileklerinizin gerçekleşeceği bir yıl diliyorum.

1 Ocak 2020 Çarşamba

Hoşgeldin 2020

Her ne kadar dün tam 23:58’de Lal Datça’daki arkadaşını görüp peşinden ağlamış olsada 2020’ye havai fişekleri izleyerek girdik. Ama tabiki Lal ağlıyorken dilek dileyemedim, her yeni yılı dileklerle karşılardım ilk kez tek bir dilek dilemeden girdim yeni yıla.Eğer bu yıl istediğim gibi geçer ve hedeflerim, hayallerim gerçek olursa 35 yıllık yılbaşı alışkanlığım değişir bir daha asla dilek dilemem söyliyim. Tabi bunda bu yılın benim yılım olacağını sık sık dile getirmemin, buna yürekten inanıp gerçekleşmesi için evrene gönderdiğim mesajlarında payı yok değil.