2 Nisan 2016 Cumartesi

Lal ve Can'ın Cunda Seyahati






Biz gezmeyi çok seven anne baba olarak devamlı bir seyahat programı  vardır gündem de. İkizler doğduktan sonra her ne kadar "artık gezmek yok" diye yorumlara mazur kalsak bile gezeriz diyorduk.
Nitekim de aynen öyle oldu, ikizlerin ilk yaz tatilinden bir ay sonra hemen bir tatil programı yapıp daha önce hiç gitmediğimiz Cunda Adasına gitmeye karar verdik. Bu tatil bizim anne-baba olarak ikizlerle yalnız ilk tatilimizdi. Acaba nasıl olur, yapabilir miyiz diye tereddüt ve endişe yaşarken birazda korkuyorduk aslında. Çok relax bir tatil değildi, biraz planlı ve programlı hareket ettik ama aynı zamanda hayatımızın en keyifli tatillerinden birini yaşadık.
Akşamdan tüm hazırlıklarımız bitmiş, eşyalar arabaya yerleşmiş sabah sadece giyinip yola çıkmak kalmıştı. Sabah 04:00’tü evden çıktığımızda ve yaklaşık 2-3 saat Tekirdağ’a kadar da uyudular ikizlerimiz. Her ne kadar henüz kahvaltı yapamıyor olsalar da mamalarını rahat yedirebilmek, hava alabilmek ve biraz mola vermek için iyi bir yer bulana kadar da durmadık.
Deniz manzaraları, şirin bir köy bahçesinde yaptığımız kahvaltı keyfinden sonra yola koyulduk yeniden. Feribota kadar geçen yolculuk esnasında meyvelerini yedikleri için gayet rahat ve sorunsuz bir yolculuk geçirdik. Ve kısa süre sonra da Cunda Adasındaydık.
Direk otele gidip bir iki saat dinlendikten sonra deniz kenarında biraz güneşin tadını çıkardık, horozlar dolaşan bahçesinde sallanarak keyif yapıp sakin ve huzurla geçirdik o günü.
Temiz hava çocuklara öyle iyi gelmişti ki akşamda biz otelimizin denize sıfır restoranın da yemek yerken onlar çoktan uyumuşlardı. Odaya çıkıp onları yatırdıktan sonra odamızın güzel manzarasının ve yakamozların eşliğinde eşimle keyif yaptık.
Erkenden uyuyan ikizler sabah erkenden ayaktalardı, oğlumla balkon sefası yaptık martı sesleri eşliğinde.


Sonra Lal’ imiz de uyanınca bahçeye indik babamız biraz daha uyusun diye. Onlar arabalarında ben şezlongda sessizzzzzce dinledik, dalga seslerinin martılara eşlik edişini. O anki mutluluktan daha güzel bir şey olamazdı.





 Hatta bu temiz hava ve martı sesleri ikizlere ninni gibi geldi.



Babamız kalkınca güneşin içimizi ısıtan sıcaklığıyla, deniz ve martı sesleri eşliğinde uzuuuun uzuuuun keyifle kahvaltımızı yaptık.
Sonra atladık arabaya gezdik adayı. Öğlen saatlerinde biz dondurma keyfi yaparken onlarda güneşin altında uyudular. Cunda çok küçük bir ada bir gün yetti bitirmeye.
Arnavut kaldırımlı sokaklarında bebek arabası ile ilerlemek zor olsa da minicik çarşısının verdiği hava ile keyifle dolaştık her yerini.

Akşam da meşhur balıkçılar sokağında balık yedik.
Oturduğumuzda uyanık olan ikizler önce biraz sıkılıp her zamanki gibi etraftaki konuklarla cilveleştiler, sonra kitap okuya okuya uyuya kaldılar.
Ondan sonra keyifle yedik balıklarımızı, sohbetimizi ettik aşkla. "Ne iyi ettik geldik" dedik meğer bizimde ne çok ihtiyacımız varmış böyle bir tatile. "Yine yapalım yine gidelim, baksana ikizler bizim gezme zevkimize engel değil, keyif oldular " diye şükürler ettik.
Baş başa ilk tatilimiz sorunsuz ve gayet eğlenceli geçti.



O gecede kalmayı planlarken, resmi tatil dönüşünü hesaba katıp hadi dönelim dedik ve ikizler uyurken hiç  onları otele çıkarmadan hazırlanıp otelden ayrıldık. Tüm gün gezip temiz hava alan ikizler yol boyu uyudukları için yine sorunsuz bir yolculuk geçirip sağ salim evimize dönmüş olduk.
Cunda gezimizde Güneş Butik Pansiyonda konaklamayı tercih ettik.
Özellikle pansiyon seçmemizin sebebi çocuklara istediğim gibi çorba yapabilmek için mutfaklarını kullanmak istememdi. Konumu ve denize sıfır oluşu bize beklentimizden çok daha keyifli iki gün geçirtti.
Gitmeden istediğim gibi mutfaklarını kullanabileceklerimi söylemişlerdi, oradayken de kendi evimmiş gibi rahatlıkla mutfaklarını kullandırdılar. Son derece Hijyen oram ve misafirperver yaklaşımları için ayrıca sonsuz teşekkürler... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder