24 Ekim 2016 Pazartesi

İkizler Ve Babaları Çadırda


Gündüz anneanne ve anne ile oynayan Lal ve Can, akşam eve gelince babalarının  yakasına yapışıyorlar.

Daha kapıyı açtığı an koşuyorlar ikisi birden, hangisi hızlı davranırsa o kapıyor baba kucağını.Eğer 
Can olursa bu Lal bazen küsüp geri dönüyor bazen de hiç çaktırmadan mutfağa doğru devam ediyor koşmaya.

Ellerini yıkamasına izin verdikten sonra doğru oyuna bekliyorlar. Bazı geceler evin içinde kovalamaca oynuyorlar babalarıyla, bazı geceler boğuşuyorlar alt alta üst üste, ama en çok çadırda başbaşa oynamaya bayılıyorlar.



Hepsi giriyor çadıra, sırayla oyuncakları taşıyorlar içeri.Sanki başka, ayrı bir dünyadalarmış gibi o çadırın içinde oynuyorlar saatlerce.


Arada sıkılıp tek takılıyorlar dışarıda oyuna mola veriyorlar sonra gene o küçücük yerde babayla oyunlar oynayıp, boğuşup bütün günün özlemini gideriyorlar.





Ve bazen izlememe izin verdikleri gibi bazen de kapılarını kapayıp beni bile oyun dışı bırakıyorlar.

Bense onları izlerken onlardan daha büyük keyif alıyorum.

23 Ekim 2016 Pazar

Lal ve Can'ın Odasına Küçük Bir Dokunuş


Çocukların oyuncaklarını, evde düzenli ve kolay ulaşılabilir halde muhafaza etmek zor iş.


Biz, ikizlerin oyuncaklarını, kolay ulaşılabilir ve düzenli olmaları için salonumuzda kendisine özel yer tahsis edilmiş olan park yatakta tutuyorduk. 



Ama oyuncaklar çoğalınca, park yatak devamlı karışmaya, bizde aradığımızı bulamamaya başlayınca, birde üzerine kendi kendilerine park yatağa girip oyuncakları karıştırmaya başlayınca, oyuncaklar için başka bir çözüm bulmak şart oldu.

Çok değil bir kaç gün internette gezinip ne istediğime karar verip doğru İkea’nın yolunu tuttuk.
Kare kare 8 gözü olan ve kitaplık niyetine de kullanılabilen dolap tamda istediğimdi içine de renk renk kutuları aldımmı tamamdı.

Al sana renk renk cıvıl cıvıl bir oyun alanı.

Daha oyun alanını hazırlarken bile çok eğlendiler, mobilyanın geldiği gün açmadan koli bile oyun oldu bizim ikizlere.Kaydırak yaptık gündüz ayakta,oturarak,ters,düz, yüzüste nasıl denk gelirse kaydılar.




Akşam babamız gelincede ikizlerin yardımıyla kurduk hemen dolabımızı.

Dikkatle izlediler önce, hiç gözlerini ayırmadan.

Meğer yardım içinmiş Can vidaları taktı, Lal ‘de babasına aletleri tuttu.

Ben de oyuncakları ahşap oyuncaklar, eğitici oyuncaklar,bebekler, arabalar, evcilik ürünleri ,toplar vs olarak gruplayıp aldığım renkli kutulara yerleştirdim, En çok kitapları varmış hepsi sığmayınca en çok kullandıklarımızı da dolabımızın üstüne dizdim böylece artık Lal ve Can'ın kullanması için artık herşey hazırdı.


Kutuların renklerini seçerken mobilyalarına uygun olsun diye beyaz mı olsa acaba diye tereddüt etmiş olsamda , iyiki cıvıl cıvıl olsun diye renk renk almışım odalarına bambaşka bir hava verdi.





Bizim ikizlerin bebek odası oldumu sana çocuk odası.Keyifli ve oyun dolu günler bizi bekler...


17 Ekim 2016 Pazartesi

Lal ve Can 'ın Büyük Ada Sefası




Geçen hafta , son güneşli günleri değerlendirip ikizler ile Büyük Ada’ya gittik.
Akşamdan Vapur seferlerine bakıp sabah yola ona göre çıkmış olsakta, malum İstanbul trafiği  yetişemeyince Turyol’un motorları ile geçtik adaya.
Gitmek isterde vapur saati uymaz ya da bizim gibi kaçırırsanız Turyol’da iyi bir alternatif.



Lal ve Can, ilk kez bir deniz taşıtına bindiler. Öyle çok sevdiler ve heyecanlandılarki ; eğer hava kötü olsaydı bütün yolu cama yapışık ve ayakta geçirebilirdik. 



Dışarı çıktık, köpüren koca koca dalgaları izledik uçan martıların sesiyle, Mine ablamızın yağtığı o missss gibi açmalar ile çay keyfi yaptık.

Ve tabiki martıları da besledi anneannemiz, ah o martılar bize eşlik ederkenki sevinç çığlıkları hala kulaklarımda.İyiki binmişiz, bence her çocuk bu mutluluğu yaşamalı,uçurtma uçurmak gibi bir şey seninle uçan martılar.





Ambulans dışında araç trafiği olmayan Büyük Ada’da Lal özgür kızlar gibiydi.Doya doya koştu sokaklarda Ada’nın kefyini en çok Lal çıkardı şüphesiz.



Eeeee Büyük Ada’ya gidip faytona binmek olmaz değil mi?

Fayton turumuzuda yaptık ağar ağar. Can, biner binmez uyudu Mine ablası’nın 
kucağında.

Lal ‘i sormayın bütün Ada’yı izledi merakla.



Mola verdiğimizde inip Başak’ı sevdik birlikte. İçinde öyle bir hayvan sevgisi varki gözlerinin içi gülüyor onlarla birlikteyken.

Temiz hava, birde üstüne faytonun tıkırtısı, sallantısı öyle iyi geldiki Lal’de uyudu inmemize yakın, inince sakin sakin dolaştık sokakları bol bol resim çektik.





Hatta bazı evlerle sözleştik yaza yeniden görüşmek için.




Büyük Ada gezimiz, çok keyifli ve eğlenceli geçti.

Hava’nın sakin ve sıcak oluşu bize yaz havası yaşattı ama en çok Lal ve Can’ın mutluluğu görülmeye değerdi.




Dönerken birde Vapur sefası yaptık ki ohhhh anılarımıza harika birgün daha eklendi...

12 Ekim 2016 Çarşamba

Kız Annesi Olmak


Kendimi bildim bileli hep oğlum olsun istemişimdir.Genelde her anne adayı kız bebek hayali kurarerken, ben hep akıllı, cin gibi, zıpır ama zararsız bir oğlum olsun isterdim.

Ne zamanki karnımda bir kız bebeğim olduğunu öğrendim, ciciler almaya, hazırlıklar yapmaya başladım daha o zaman anladım kız başkaydı. Aldığım süslü püslü kıyafetler, dikilen pembe pembe fırfırlı elbiseler, parıltılı tokalar ,  gelen cici cici hediyeler hepsi başkaydı sanki  ayrı bir havaları vardı.

Benim kanımdan, bana benzeyen, benim gibi bir kız çocuğu girdi hayatıma.


Daha ilk doğduğu saniyelerde koynumda huzur bulan, kokusuyla bana cenneti yaşatan bir melek.


Benim kıyafetlerimle pozlar verdi, bakan gözlerden bazısı ‘’Küçük Merve ‘’ dedi her gördüğünde.

Bana oğlumdan önce kızım gülümsedi, ilk kızım ‘’ ANNE’’ dedi bana.  Bunları yaşadığım anlar dün gibi aklımda hiç birşey oğlumun yaşattıklarının ne üstünde ne altında ne de yanında. 


Can bir yana Lal bir yana ama, hani kızımın o cilveleri, nazları, işveleri  yokmu işte onların ne demek olduğunu kız annesi olmayan bilemez.



Anne kız elele yürümeyen, birlikte evcilik oynamayan, oyuncak bebeği ağladığında kucağına alıp öpen bir kızı olmayan hiçbir anne anlayamaz kız evladın ne demek olduğunu.




İyiki bir kızım var; elele yürüyüp sohbet edebildiğim ve edebileceğim, uzaklara dalıp dertleşebileceğim, birlikte şımarıp , birlikte ağlayabileceğim, elinden yemekler yiyip,kahveler içebileceğim, saçlarını örebileceğim, herkeslerden sakınıp birgün Allahın izniyle beyazlar içinde görebileceğim.




Ama en güzeli ne biliyormusunuz ömür boyu sarılıp uyuyabileceğim bir kızım var benim.

Ve kızımdan daha büyük bir aşkla annesini  seven,tamda hayalimdeki gibi  birde oğlum.