Can ve Lal, mutfakta benimle birlikte bir şeyler yapmaya her zaman çok hevesliydiler. Küçük ya da büyük daima yardım etmek, bir ucundan tutmak istiyorlar ve her yaptıkları işte aşırı mutlu oluyorlardı.
Bu heveslerini tehlikeli diye görmezden gelmedim, aksine hiç sakınmadan, tüm dikkatimi onlara vererek güvenle öğrenmelerine ve sık sık mutfağa girmelerine izin verdim. Birlikte kekler yaptık, domates doğradık, barbunya ayıkladık, bulaşık makinesini birlikte boşalttık, tost yaptık, çorba yapıp, çubuk makarna kırdık bıla bıla bıla bunlar uzar da gider. Ben onların elinden yediğim kekten nasıl müthiş bir tat aldıysam, onlarda bana yardım etmekten, benimle birlikte başarmaktan ve bir şeyler üretiyor olmaktan aşırı derece de mutlu oldular.
Önce malzemeleri ekleyerek başladılar, sonra karıştırdılar, geçen hafta kendi kendilerine kek yaptılar, bugün Can, pırasaları doğrayıp tencereye kadar hazırladı.
Bunu hiçbir zaman bilinçli ya da düşünerek yapmamıştım, daha miniciklerdi ilk kek yaptıklarında, ilgili olduklarını ve hoşlarına gittiğini fark edince evde birlikte güzel zaman geçirmek adına başlamıştım onlarla mutfağa girmeye.
Oysa ne büyük bir adımmış onların gelişimi için;
Çünkü Montesorri Pedagojisine göre; çocukların mutfağa girip, sembolikte olsa yemek yapmaları, birileriyle görevleri paylaşıp, üretmiş olmaları onlara müthiş öz güven kazandırdığı gibi çokta mutlu eder. Özellikle anne mutfağına girmeleri harika bir motivasyondur ve öz güven yükseltir.
Kendi kendilerine yetebilir hale gelmelerinde önemli bir adım olan yiyecek hazırlama konusuna ilave olarak, mutfakta kendi kullandıkları eşyalara erişebilmeleri, acıktıklarında raflardaki yiyeceklere ulaşabilmeleri ve onlar için kullanım alanı sağlamak yine onların başardım duygusunu yani öz güvenlerini desteklemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder