Birgün,
Şükran Ablam ‘’ Çok güzel yazıyorsun , çocukları da çok seviyorsun. Bence bir çocuk kitap yazmalısın.’’ dedi ve birkaç ay sonra Şükran Ablam’ı kaybettik ve ben o gün Şükran Ablam’a söz verdim
‘’Bir gün mutlaka bir çocuk kitabı yazacağım’’…
Bu kitap en büyük tutkumu, Lal ve Can ile gezmeyi anlatmalıydı. Hiç düşünmeden Kapadokya dedim. Tam 9 kez Kapadokya’ya gitmiş bir Turizmci’nin, ilk kitabı tabiki Kapadokya olmalıydı. Avucumun içi gibi bildiğim, tarihinden jeolojik yapısına kadar yalayıp yuttuğum Kapadokya.
Ne yaşadıysak, nerede neler konuştuysak onlar olmalıydı bu kitapta. Hem Lal ve Can’a gerçek bir anı kalmalı hemde okuyan çocuklar gerçek bir hikaye okuyarak daha kolay canlandırmalıydılar Kapadokya’yı.
Sadece uyku öncesi bir hikaye olmamalıydı bu kitap, çocuklar hem masallar diyarına gitmeli, hayaller kurmalı hemde Kapadokya’yı öğrenmeliydiler.
Bununla da kalmamalıydı, kitabı okuyan çocuklar hikayeyi canlandırmalı, hatta bir oyuna dönüştürmeliydiler.
İşte Lal ve Can Kapadokya’da kitabının hikayesi böyle.
Lal ve Can henüz 4 yaşındalardı hikayeyi yazdığımda. Yıllarca bekledi okuyucuyla bir araya gelmek için taki; Pembe Fil Yayınevi Yayın Yönetmeni Özen Şahin ile yollarımız kesişene kadar. Hikayemi okuduğunda hikayeme ve bana öyle inandıki artık zamanı geldiğine inandırdı beni. İlk kitabım ile Pembe Fil Yayınevi’nin yazarı olmaktan büyük mutluluk duyuyor ve yeni hikayelerle hep birlikte büyüyeceğimiz için çok heyecanlanıyorum.
Bir hayaldi, sözdü gerçek oldu.
Çocukların hayallerinde olmak, oyunlarına dahil olmak Dünya’nın en müthiş duygusuymuş…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder