27 Haziran 2016 Pazartesi

İkiz Bebek Beklerken Neler Yaşadım...



Sabah  07:30 ’da  işe gelirken karnı burnunda bir anne adayını gördüm yürüyüş yapan.

Az çok tanıyorum ama ismen tanımadığım komşum meğer  Lal ve Can’ı tanıyormuş ikizler nasıl diyerek kısacık  sohbet ettik  ayak üstü. Çok sıcak olduğundan çok zorlanıyormuş, ‘’Son aydayız artık yürümekte bile zorlanıyorum. Ben tek çocuğa böyleyim siz nasıl zor geçirdiniz kimbilir’’ dedi.

Nispet yapıyor olmamak  için ‘’Zor tabi Allah sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin ‘’ dedim düştüm yollara ve başladım hamilelik sürecimi düşünmeye.


Harika bir hamilelik geçirdim. Ne midem bulandı, ne başım döndü , ne yatak döşek yattım yorgunum diye ne de oturduğum yere çakıldım hamileyim diye. Ben hasta değildimki , ben karnımdaki iki minik kalbi büyüten, güçlü ve sağlıklı olması gereken bir anneydim artık.

Tek sorunum balık kokusundan midem bulanıyor, sadece Palamut balığı onuda ancak fırında pişmiş ise yiyebiliyordum.

Hamilelik, bir kadının en güzel ve en özel dönemidir.Ben de bu en güzel günlerimi doya doya yaşamak istiyordum.


Ağustos ayında can dostum Selen’i mi ziyarete gittik İğneada’ya.Bir sofra hazırlamışlardı sabah kahvaltısı için organik domatesler, peynirler,sevdiğim reçeller kuş sütü eksikti inanılmazdı keyifle yaptık kahvaltımızı.


Denize karşı kahveler içerken kuzum bana süt ısıttı, birlikte pazar gezmesi yaptık,akşam sahildeki çay bahçesinde dondurmalar yedik inanılmaz keyifli bir haftasonuydu.


Ama itiraf ediyorum normalde sabaha kadar oturan biz, benim uykuma yenilmemden dolayı erkenden uyumuştuk.




Ekim ayında ailecek Abant - Amasra gezisi yapalım dedik. Karnım hafif çıkmış  ama  montum halen kapanıyordu.




Abant gölü etrafında fayton turu yaptık, göl kafede iki tabak mantıyı götürüp babamı bile geçmiştim yeme konusunda akşam da erkenden bayılmıştım   yine.

Ertesi sabah Amasra’ya hareket ettik, hava buz gibiydi ama biz sıcacık zamanlar yaşıyorduk.




Şu resme bakarmısınız bütün eller Lal ve Can’üzerinde çok keyif aldık. Bana öyle iyi gelmiştiki bu 3 günlük tatil hiç hamile gibi değildim sanki.


Kasım ayında karnım iyice çıkmış ama yüzüm biraz süzülmüş gibiydi. Yememden kesmedim hiç kilodan önce onların sağlıklı olmalarıydı dikkat ettiğim , sporda yapamadım ağarlığımdan dolayı.

Bu ay küçük bir rahatsızlık yaşadım  nefes almakta sıkıntı çekip acile kaldırıldım çok şükür bebeklerde bende iyiydik. İkiz oldukları için akciğere yaptıkları baskıdan ötürü nefes almamı biraz zorluyorlardı ama onu da kendimi çok yormayarak kolaylıkla idare edebildim.


Kasım ayında kocaman bir göbeğim vardı ve ben hala sabahın körü işe gidip akşam karanlığında eve dönüyordum .O kadar büyümüştüki karnım, yürümem yavaşlamıştı bayağı,  boyumda uzun olunca iyice irileştiğimden herkes işe gelme artık diyordu halbuki ben gayet güçlü hissediyordum kendimi.


O sene aşırı kar yağışı oldu, hatta izne ayrıldığım gün öyle yoğunlaşmıştıki arkadaşlarım servisten eve kadar eşlik etmişlerdi. Bu nedenle ve de iyice ağırlaşmış olmamdan ötürü  Ocak ayının 3. Haftası doğum iznine ayrıldım.


Doğuma 1,5 ay kala evde annemin yemeklerinin, keklerinin, anneliğinin şımarıklığını yaparak ana kız karın ve birlikte evde olmanın keyfini çıkardık.




Eşim ve annemin hamilelik dönemimdeki destekleri bana inanılmaz güç veriyordu . Bence hem ikiz hem nefes alma sıkıntısı çekmeme rağmen son gün bile ayakta durabildiysem bu tamamen ikisinin sayesinde çünkü hiç yormadan , şımartarak  ve sonsuz sevgiyle bana  gözleri gibi baktılar.

İyiki varlar bir kez daha sonsuz teşekkürler...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder